Anasayfa / İçtihat / Yargıtay Karar No : 17141 - Karar Yıl 2012 / Esas No : 32292 - Esas Yıl 2011





MAHKEMESİ : Ankara 13. İcra Hukuk MahkemesiTARİHİ : 14/04/2011NUMARASI : 2010/710-2011/366Yukarıda tarih ve numarası yazılı mahkeme kararının müddeti içinde temyizen tetkiki taraflarca istenmesi üzerine bu işle ilgili dosya mahallinden daireye gönderilmiş olup, dava dosyası için Tetkik Hakimi tarafından düzenlenen rapor dinlendikten ve dosya içerisindeki tüm belgeler okunup incelendikten sonra işin gereği görüşülüp düşünüldü :1) Alacaklının temyiz itirazlarının incelenmesinde;Alacaklı tarafından kredi sözleşmesine dayalı genel haciz yoluyla icra takibine başlandığı borçluların itirazı üzerine alacaklının itirazın kaldırılması istemi ile icra mahkemesine başvurduğu, mahkemece, alınan bilirkişi raporuna göre itirazın kısmen kaldırılmasına ve borçlular aleyhine icra inkar tazminatına karar verildiği anlaşılmaktadır.Borçlular tarafından icra dairesine verilen itiraz dilekçesinin incelenmesinde takip konusu yapılan borcun varlığına ve miktarına değil, takibin mükerrer yapıldığına yönelik olarak itiraz edildiği görülmüştür. Borçlular vekili, gerek yargılama sırasında gerekse temyiz dilekçesinde de borcun varlığına ve miktarına bir itirazları olmadığını itirazlarının aynı alacak için daha önce ipoteğin paraya çevrilmesi yoluyla takip yapıldığı halde yeniden takibe başlanmasına yönelik olduğunu sürekli olarak beyan etmişlerdir. Borçluların itiraz dilekçesi içeriği ve borçlu vekilinin beyanları dikkate alındığında, itirazın, takibin mükerrerliğine ilişkin olduğunun kabulü ile itiraza konu takibin mükerrer olup olmadığının değerlendirilmesi gerekir. Buna göre;Alacaklı, hem ipoteğin paraya çevrilmesi yoluyla takibi hem de itiraza konu genel haciz yoluyla takibi, tahsilde tekerrür olmamak üzere başlatmıştır. Alacaklının tahsilde tekerrür olmamak üzere genel haciz yoluyla takip yapmasında bir usulsüzlük bulunmamaktadır.Borçluların borcun varlığına ve miktarına bir itirazları olmayıp, itirazlarını takibin mükerrerliğine hasrettiğine ve mükerrer bir takip de bulunmadığına göre, mahkemece, takip konusu alacağın tamamı yönünden itirazın kaldırılmasına karar verilmesi gerekirken bilirkişi incelemesi yaptırılmak suretiyle alacağın bir kısmı üzerinden itirazın kaldırılması isabetsizdir.2-Borçluların temyiz itirazlarının incelenmesinde;İİK.nun 68/son maddesine göre, itirazın kaldırılması talebinin esasa ilişkin nedenlerle kabulü halinde borçlu, aynı nedenlerle reddi halinde ise alacaklı diğer tarafın talebi üzerine %40’dan aşağı olmamak üzere tazminata mahkum edilir.Somut olayda, borçluların itirazı takibin mükerrerliğine ilişkin olup, bu yöndeki itirazın kaldırılması esasa ilişkin nedenlere dayanmadığından borçlular aleyhine tazminata hükmedilmesi doğru değildir.SONUÇ : Alacaklının ve borçluların temyiz itirazlarının kısmen kabulü ile mahkeme kararının yukarıda (1). maddede yazılı nedenlerle alacaklı, (2). maddede yazılı nedenlerle borçlu yararına İİK 366 ve HUMK’nun 428. maddeleri uyarınca (BOZULMASINA), 16/05/2012 gününde oybirliğiyle karar verildi.