Anasayfa / İçtihat / Yargıtay Karar No : 16745 - Karar Yıl 2011 / Esas No : 1390 - Esas Yıl 2011





MAHKEMESİ: İstanbul 19. (Fatih 1.) İcra Hukuk MahkemesiTARİHİ: 19/10/2010NUMARASI: 2010/1237-2010/1827Yukarıda tarih ve numarası yazılı mahkeme kararının müddeti içinde temyizen tetkiki borçlu tarafından istenmesi üzerine bu işle ilgili dosya mahallinden daireye gönderilmiş olmakla okundu ve gereği görüşülüp düşünüldü :Sair temyiz itirazları yerinde değil ise de;7201 Sayılı Tebligat Kanunu’nun 12. maddesine göre; hükmi şahıslara tebligat, selahiyetli mümessillerine, bunlar birden ziyade ise, yalnız birine yapılır. Aynı Kanun'un 13. maddesine göre de, tebliğ yapılacak bu kişiler herhangi bir sebeple mutad iş saatlerinde iş yerinde bulunmadıkları veya o sırada evrakı bizzat alamayacakları bir halde oldukları halde tebliğ orada hazır bulunan memur veya müstahdemlerinden birisine yapılır. Aynı Kanun'un 21. maddesinde; “Kendisine tebligat yapılacak kimse veya yukarıdaki maddeler mucibince tebligat yapılabilecek kimselerden hiçbiri gösterilen adreste bulunmaz veya tebellüğden imtina ederse, tebliğ memuru, tebliğ olunacak evrakı, o yerin muhtar veya ihtiyar heyeti azasından birine veyahut zabıta amir ve memuruna imza mukabilinde teslim eder ve tesellüm edenin adresini ihtiva eden ihbarnameyi gösterilen adresteki binanın kapısına yapıştırmakla beraber, adreste bulunmama halinde tebliğ olunacak şahsa keyfiyetin haber verilmesini de mümkün oldukça en yakın komşularından birine, varsa yönetici veya kapıcıya da bildirir. İhbarnamenin kapıya yapıştırıldığı tarih, tebliğ tarihi sayılır.” hükmü yer almaktadır.Ancak, hükmü şahıslar adına ve bunların ticaret sicilinde yazılı adreslerine gönderilen tebligatların 7201 Sayılı Kanun'un 21. maddesine göre yapılmış olması halinde tebliğ memurunun Tüzüğün 28. maddesindeki koşulları araştırması gerekli değildir. Zira, muhatabın adreste bulunmaması halinde, bunun nedeninin belirlenmesi ve tevziat saatinden sonra adrese dönüp dönmeyeceğinin tespit edilmesi gerçek kişiler yönünden zorunlu olup, hükmi şahısların sıfatı ve niteliği itibariyle böyle bir araştırmanın yapılmamış olması tebligatın usulsüzlüğü sonucunu doğurmaz. Bu durumda mahkemece, davacı borçlu şirketin ticaret sicilindeki adresine tebligat çıkarılıp çıkarılmadığının araştırılması zorunludur. Bu yönde bir inceleme yapılmaksızın eksik inceleme ile yazılı şekilde hüküm tesisi isabetsizdir. SONUÇ : Borçlunun temyiz itirazlarının kısmen kabulü ile mahkeme kararının yukarıda yazılı nedenlerle İİK 366 ve HUMK’nun 428. maddeleri uyarınca (BOZULMASINA), 27/09/2011 gününde oybirliğiyle karar verildi.