Anasayfa /
İçtihat /
Yargıtay Karar No : 167 - Karar Yıl 2012 / Esas No : 13849 - Esas Yıl 2011
MAHKEMESİ: Çorum İcra Hukuk MahkemesiTARİHİ: 16/03/2011NUMARASI: 2009/982-2011/167Yukarıda tarih ve numarası yazılı mahkeme kararının müddeti içinde temyizen tetkiki borçlu tarafından istenmesi üzerine bu işle ilgili dosya mahallinden daireye gönderilmiş olmakla okundu ve gereği görüşülüp düşünüldü :HUMK.nun 381. maddesi gereğince (6100 sayılı yeni HMK m. 294) mahkeme, hazır olan tarafların iddia ve savunmalarını dinledikten sonra yargılamanın sona erdiğini bildirerek kararını tefhim eder. Kararın tefhimi en az, aynı yasanın 388. maddesinde belirtilen hüküm sonucunun duruşma tutanağına geçirilerek okunması suretiyle olur. HUMKnun 388/son maddesi (6100 sayılı yeni HMK m. 29e davadan elini çekmiş olan hakimin artık bu kararını değiştirmesine yasalolanak da 7) gereğince de istek sonuçlarından her biri hakkında verilen hükümle, tarallara yüklenen borç ve tanınan hakların, mümkünse sıra numarası altında birer birer açık, şüphe ve tereddüt uyandırmayacak şekilde gösterilmesi gereklidir. Yine aynı kanunun 389. maddesinde de hüküm kısmında iki tarafa yüklenen ve tanınan vazife ve hakların tereddüte yer vermeyecek şekilde belirtilmesi zorunluluğu tekrarlanmıştır. Aynı maddenin son fıkrası gereğince de zorunlu nedenlerle yalnız hüküm sonucunun tefhim edildiği hallerde, gerekçeli kararın sonradan belli bir süre içinde yazılması mümkündür. Bu gibi hallerde de HUMKnun 388.maddesine uygun olarak tarafların hak ve yükümlülüklerini açıkça gösteren kısa karar ile daha sonra yazılan gerekçeli kararın birbirine uygun olması zorunludur. Esasen kısa kararı yazıp, tefhim etmeklyoktur. Kısa kararla gerekçeli kararın birbirinden farklı olması, yargılamanın aleniyeti ve kararların alenen tefhim olunmasına ilişkin Anayasanın 141.maddesi ile HUMKnun yukarıda değinilen buyurucu nitelikteki maddelerine de aykırı bir durum yaratır. Ayrıca bu husus kamu düzeni ile ilgili olup, gözetilmesi yasa ile hakime yükletilmiş bir görevdir. Somut olayda; alacaklı tarafından 4.000 TL. eksik kalan faiz alacağının tahsili için ilamlı takip yapılmış, borçlu vekili icra mahkemesine başvurusunda bakiye borçlarının bulunmadığını ileri sürerek icra emrinin iptalini istemiştir. Mahkemece kısa kararın verildiği duruşma tutanağında, "Davanın REDDİNE", gerekçeli kararda ise alacaklının talebini de aşar şekilde "Davanın REDDİNE, ... 4.000,00 TL olan faiz alacağı kısmının iptali ile 4.905,29 TL olarak düzeltilmesine, takibin 4.905,29 TL olarak düzeltilmesine takibin bu miktar üzerinden DEVAMıNA" karar verilmiş, böylece kısa karar ile gerekçeli karar arasında aykırılık meydana getirilmiştir. 10A.1992 tarih ve 1991/7 esas, 1992/4 karar sayılı Yargıtay İçtihadı Birleştirme Kararına göre HUMKnun 382, 388, 389 ve 428.maddeleri hükmü gereğince kısa kararla gerekçeli kararın çelişkili olması bozma nedeni olup, bu durumda mahkemece, anılan İçtihadı Birleştirme Kararında da belirtildiği gibi, bozmadan önce verilen kararla bağlı olmaksızın ancak aradaki çelişkiyi giderecek şekilde yeniden karar verilebilmesi için hükmün bozulmasına karar vermek gerekmiştir. SONUÇ : Borçlunun temyiz itirazlarının kabulü ile mahkeme kararının yukarıda yazılı nedenlerle İ.İ.K. 366 ve H.U.M.K.’nun 428. maddeleri uyarınca (BOZULMASINA), 16.01.2012 gününde oybirliğiyle karar verildi.