Anasayfa / İçtihat / Yargıtay Karar No : 1651 - Karar Yıl 2017 / Esas No : 23615 - Esas Yıl 2016





MAHKEMESİ :İcra Hukuk MahkemesiYukarıda tarih ve numarası yazılı mahkeme kararının müddeti içinde temyizen tetkiki borçlu tarafından istenmesi üzerine bu işle ilgili dosya mahallinden daireye gönderilmiş olup, dava dosyası için Tetkik Hakimi ... tarafından düzenlenen rapor dinlendikten ve dosya içerisindeki tüm belgeler okunup incelendikten sonra işin gereği görüşülüp düşünüldü:Şikayetçi borçlunun, tebliği alan kardeşi ile aynı evde oturmadığından bahisle kıymet takdir raporu ve satış ilanı tebliğ işlemlerinin usulsüz olduğunu ileri sürerek ihalenin feshi istemiyle icra mahkemesine başvurduğu, mahkemece şikayetin reddine karar verildiği anlaşılmıştır.7201 Sayılı Tebligat Kanunu'nun “Aynı konutta oturan kişilere veya hizmetçiye tebligat” başlıklı 16. maddesine göre; “Kendisine tebliğ yapılacak şahıs adresinde bulunmazsa tebliğ, kendisi ile aynı konutta oturan kişilere veya hizmetçilerinden birine yapılır.” Tebligat Kanunu'nun Uygulanmasına Dair Yönetmeliğin 25. maddesinde ise “Kendisine tebligat yapılacak kişi adresinde bulunmazsa tebliğ, kendisi ile aynı konutta oturan kişilere veya hizmetçilerinden birine yapılır” hükmüne yer verilmiştir.Yukarıda anılan hükümlere göre, yapılan tebligatın geçerli olabilmesi için, tebliğin yapıldığı kişinin, bu adresi, kendi adresi olarak seçmiş olması, sürekli olarak o adreste oturması zorunludur. Somut olayda, şikayetçi borçluya, satış ilanının, 26.01.2016 tarihinde “muhatabın o anda işte olduğunu beyan eden muhatapla aynı konutta oturan ehil yetkili reşit kardeşi ... imzasına tebliğ edildi” açıklaması ile TK’nun 16. maddesine göre yapıldığı, dosyada mübrez nüfus kayıt örneklerine göre ...'un adresinin ... Mh. ... Sk. "No: ..." ..., şiakyete konu tebliğ işleminin yapıldığı borçlunun adresinin ise ... Mh. ... Sk. "No: ..." ... olduğu anlaşılmıştır. Her ne kadar tebliğ işlemi şeklen usulüne uygun ise de; şikayetçi borçlu, tebligatı alan kardeşi ... ile birlikte aynı çatı altında yaşamadıklarını ileri sürdüğünden bu husus araştırmayı gerektirir. Tebligat Kanunu ve Tebligat Yönetmeliği, tebliğ belgesindeki işlemin aksinin iddia edilmesi halinde bunun tahkik şeklini ve yöntemini göstermemiştir. Mahkemece, her somut olayın özelliği, cereyan şekli, gerçekleşen maddi olgular en ufak ayrıntılarına kadar göz önünde bulundurup iddia tahkik edilmelidir. HGK'nun 07.04.1982 tarih ve 1377-337 sayılı kararında da benimsendiği üzere, tebligat parçasında yazılı olan hususun aksi her türlü delille ispatlanabilir.O halde mahkemece, satış ilanı tebliğ tarihi itibariyle ...'un tebligat gönderilen adreste oturup oturmadığının, gerektiğinde zabıta araştırması da yapılarak incelenmesi ve varılacak sonuca göre bir karar verilmesi gerekirken, eksik inceleme ile yazılı şekilde sonuca gidilmesi isabetsizdir.SONUÇ : Borçlunun temyiz itirazlarının kabulü ile mahkeme kararının yukarıda yazılı nedenlerle İİK'nun 366 ve HUMK’nun 428. maddeleri uyarınca (BOZULMASINA), peşin alınan harcın istek halinde iadesine, ilamın tebliğinden itibaren 10 gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 09.02.2017 gününde oybirliğiyle karar verildi.