Anasayfa / İçtihat / Yargıtay Karar No : 16506 - Karar Yıl 2006 / Esas No : 13470 - Esas Yıl 2006





MAHKEMESİ : Konya 2. İcra Hukuk MahkemesiTARİHİ : 11/05/2006NUMARASI : 2006/626-785Yukarıda tarih ve numarası yazılı mahkeme kararının müddeti içinde temyizen tetkiki üçüncü kişi vekili tarafından istenmesi üzerine bu işle ilgili dosya mahallinden daireye gönderilmiş olmakla okundu ve gereği görüşülüp düşünüldü :Haciz, cebri icra organı tarafından yapılan devlete ilişkin bir hakimiyet tasarrufu olup, icra takibinin konusu olan belli bir para alacağının ödenmesini sağlamak için, bu yolda istemde bulunan alacaklı lehine söz konusu alacağı karşılayacak miktar ve değerdeki borçluya ait mal ve haklara icra memuru tarafından hukuken el konulmasıdır. İcra dairesinin, haciz talebinden itibaren en geç 3 gün içinde haczi yapması gerekir (m.79/1). İcra müdürü, (borçlunun kendi yedinde veya 3. şahısta olan menkul malları ile gayrimenkullerinden ve alacaklı ve haklarından alacaklının ana, faiz ve masraflar da dahil olmak üzere bütün alacaklarına yetecek miktarı) haczedecektir (m.85/1). İcra ve İflas Yasası’nın 79. maddesinde, gerekse 85. madde ifadesinden ortaya çıkan sonuç, icra müdürüne haciz uygulaması konusunda bir takdir yetkisi tanınmadığıdır. Gerçekten de 79. madde kesin bir ifade ile icra dairesinin haczi yapacağından, 85. madde yasal koşullar altında (borçlunun) mal ve alacaklarının haczolunacağından söz etmektedir. 85. madde sadece (alacaklara yetecek miktarın) saptanması konusunda icra müdürüne bir takdir hakkı tanımaktadır (HGK’nun 31.03.2004 tarih ve 2004/12-202 E, 2004/196 K.).Ayrıca, icra müdürü haciz işlemini yaparken (haciz tarihinde) taşınmazın (borçlu adına) kayıtlı olması zorunlu ve yeterlidir. Böyle olduğu takdirde icra müdürünün haciz işleminde bir usulsüzlük bulunmadığı sonucuna varılmalıdır (HGK’nun 13.06.2001 tarih ve 2001/12-461 E, 2001/516 K.).Somut olayda icra müdürünün işlemi yukarıdaki kurallara aykırıdır. İcra mahkemesince gerekçede ileri sürülen hususlar yargılamayı gerektirir. Bir başka değişle haciz konulan taşınmazın MK’nun 218 ve sonraki maddelerinde düzenlenen ve edinilmiş mallara katılma rejimi kapsamında bulunup bulunmadığı, ya da eşlerin kendi kişisel malları ile diğer eşin borçlarından dolayı MK’nun 269. maddesi gereğince sorumlu olabileceği miktarın saptanması hususları ancak genel mahkemenin vereceği bir kararla belirlenebilecektir. O halde, şikayetin kabulü yerine reddine karar verilmesi isabetsizdir.SONUÇ : Üçüncü kişi vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile mahkeme kararının yukarıda yazılı nedenlerle İ.İ.K. 366 ve H.U.M.K.’nun 428. maddeleri uyarınca (BOZULMASINA), 18.09.2006 gününde oybirliğiyle karar verildi.