MAHKEMESİ: İnegöl İcra Hukuk MahkemesiTARİHİ: 28/01/2013NUMARASI: 2013/34-2013/18Yukarıda tarih ve numarası yazılı mahkeme kararının müddeti içinde temyizen tetkiki borçlu vasisi tarafından istenmesi üzerine bu işle ilgili dosya mahallinden daireye gönderilmiş olup, dava dosyası için Tetkik Hakimi tarafından düzenlenen rapor dinlendikten ve dosya içerisindeki tüm belgeler okunup incelendikten sonra işin gereği görüşülüp düşünüldü :Alacaklı tarafından başlatılan genel haciz yoluyla takibe karşı borçlu vasisinin ödeme emrinin kısıtlıya tebliğ edilmesinin yok hükmünde olduğunu belirterek ödeme emrinin iptali istemi ile icra mahkemesine başvurduğu, mahkemece, şikayetin süre aşımından reddine karar verildiği anlaşılmaktadır.Dava ve takip ehliyeti, kişinin kendisinin veya temsilcisi aracılığıyla bir davada veya takipte usul veya takip işlemlerini yapabilme ehliyetidir. Medeni hakları kullanma ehliyetine sahip olan bütün gerçek veya tüzel kişiler dava ehliyetine de sahiptir. Ayırt etme gücüne sahip küçükler ve kısıtlılar bazı istisnai (kişiye sıkı surette bağlı haklarını kullanmada; TMK.nun 453, 462/7; TMK.nun 359, 455.maddelerindeki) hallerde dava ve takip ehliyetine sahiptirler. Bu durumlar dışında ayırt etme gücüne sahip küçükler ve kısıtlıların dava ve takip ehliyeti yoktur. İstisnai haller dışındaki dava ve takiplerde kanuni temsilcileri tarafından temsil olunurlar.Somut olayda, Bursa 4.Sulh Hukuk Mahkemesi'nin 31/01/2011 tarih ve2010/1565E.-2011/112K.sayılı kararı ile konuşma ve işitme engelli olan borçlunun kendi isteği üzerine TMK.nun 408.maddesi gereğince vesayet altına alındığı, takibin vesayet kararından sonra 16/02/2012 tarihinde başlatıldığı, ödeme emrinin 23/02/2012 tarihinde kısıtlıya tebliğ edildiği görülmektedir.Vesayet altına alınma kararından sonra başlatılan takipte, yukarıda açıklanan istisnai durumların varlığı iddia ve ispat edilmediğine göre, kısıtlıyı vasisi temsil edeceğinden ve onun adına itiraz ve şikayet haklarını kullanacağından İİK.nun 61.maddesi kapsamında çıkarılan ödeme emrinin vasiye tebliği zorunludur. Bu husus, kamu düzenine ilişkin olup, her zaman ileri sürülebilir. Kaldı ki, daha önce vasiye çıkarılmış bir tebligat bulunmadığından mahkemenin, Tebligat Kanunu'nun 32.maddesi gereğince, vasinin, kıymet takdiri raporunun kendisine tebliği ile takipten haberdar olduğunu ve ödeme emrinin usulsüz tebliğine ilişkin şikayetin bu tarihten itibaren yedi günlük sürede yapılması gerektiği yönündeki gerekçesi yerinde değildir.O halde, mahkemece, kısıtlıya yapılan ödeme emri tebliği işleminin iptaline karar verilmesi gerekirken olaya uygun düşmeyen yazılı gerekçe ile şikayetin reddine karar verilmesi isabetsizdir.SONUÇ : Borçlu vasisinin temyiz itirazlarının kabulü ile mahkeme kararının yukarıda yazılı nedenlerle İİK 366 ve HUMK’nun 428. maddeleri uyarınca (BOZULMASINA), ilamın tebliğinden itibaren 10 gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 30.04.2013 gününde oybirliğiyle karar verildi.