MAHKEMESİ: Tarsus İcra Hukuk MahkemesiTARİHİ: 28/04/2009NUMARASI: 2009/148-2009/124Yukarıda tarih ve numarası yazılı mahkeme kararının müddeti içinde temyizen tetkiki alacaklı vekili tarafından istenmesi üzerine bu işle ilgili dosya mahallinden daireye gönderilmiş olmakla okundu ve gereği görüşülüp düşünüldü :Borçluya ödeme emrinin 7201 Sayılı Tebligat Kanunu'nun 21. maddesi uygulanmak suretiyle tebliğ edilmek istenildiği anlaşılmaktadır.7201 Sayılı Tebligat Kanunu'nun "Tebliğ imkânsızlığı ve tebellüğden imtina" başlıklı 21. maddesinde; "Kendisine tebligat yapılacak kimse veya yukarıdaki maddeler mucibince tebligat yapılabilecek kimselerden hiçbiri gösterilen adreste bulunmaz veya tebellüğden imtina ederse, tebliğ memuru, tebliğ olunacak evrakı, o yerin muhtar veya ihtiyar heyeti azasından birine veyahut zabıta amir ve memuruna imza mukabilinde teslim eder ve tesellüm edenin adresini ihtiva eden ihbarnameyi gösterilen adresteki binanın kapısına yapıştırmakla beraber, adreste bulunmama halinde tebliğ olunacak şahsa keyfiyetin haber verilmesini de mümkün oldukça en yakın komşularından birine, varsa yönetici veya kapıcıya da bildirir. İhbarnamenin kapıya yapıştırıldığı tarih, tebliğ tarihi sayılır." hükmü yer almaktadır. Madde bu haliyle iki hali birlikte düzenlemiştir. Bunlardan ilki "adreste bulunmama", diğeri ise "tebellüğden imtina"dır. Muhatabın adreste bulunmaması halinde tebliğ memurunun ne şekilde davranması gerektiğini düzenleyen Tebligat Tüzüğünün 28. maddesinin birinci fıkrasında; "Muhatap veya adına tebliğ yapılabilecek olanlardan hiçbiri gösterilen adreste bulunmazsa, tebliğ memurunun adreste bulunmama sebebini bilmesi muhtemel komşu, yönetici, kapıcı, muhtar, ihtiyar kurulu veya meclisi üyeleri, zabıta amir ve memurlarından tahkik ederek beyanlarını tebliğ tutanağına yazıp altını imzalatması, imzadan çekinmeleri halinde de bu durumu yazarak kendisinin imzalaması gerekir." hükmü öngörülmüştür.Somut olayda tebliğ belgesinin incelenmesinde, tebliğ memurunun, borçlunun gösterilen adreste geçici bulunmama sebebini, komşusu K.Y sorarak, "muhatabın çarşıya gittiği yönündeki" beyanını tebliğ belgesine yazdığı, beyanda bulunanın imzadan çekinmesi nedeniyle bu ciheti de şerh ve kendi imzası ile tasdik ettikten sonra; muhtara tebliğ ve 2 nolu fişin kapıya yapıştırılması işlemlerini tamamladığı anlaşılmaktadır. İcra mahkemesinin evrak üzerinde inceleme yaparak Tüzüğün 28. maddesine riayet edilmediği yönündeki tespiti bu nedenle doğru değildir. Ancak, borçlu vekili, icra mahkemesine verdiği dilekçede “tarafımızdan muhtarlığa yapılan müracaatta, böyle bir belge olmadığı muhtarlık tarafından yazılı olarak beyan edilmiştir” şeklinde beyanda bulunmuş, bilahare bahsettiği hususta muhtarlıktan aldığını belirttiği 01.04.2009 tarihli belgeyi dosyayaibraz etmiştir. Belge içeriğinden muhtarlıkta, E.K hakkında herhangi bir tebliğ evrakı bulunmadığının ifade edildiği anlaşılmaktadır. Bu durumda icra mahkemesince yapılacak iş, duruşma açılıp taraf teşkili sağlandıktan sonra, borçlu vekilinin az yukarıda bahsi geçen iddiası üzerinde durularak, varsa tarafların delillerinin toplanıp, muhtara tebliğ işleminin yerine getirilip getirilmediği tespit edilmek suretiyle sonucuna göre bir karar vermekten ibarettir. Eksik inceleme ile yazılı şekilde hüküm tesisi isabetsizdir.SONUÇ : Alacaklı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile mahkeme kararının yukarıda yazılı nedenlerle İ.İ.K. 366 ve HUMK.’nun 428. maddeleri uyarınca (BOZULMASINA), 22.06.2010 gününde oybirliğiyle karar verildi.