MAHKEMESİ: Erzincan 1. İcra Hukuk MahkemesiTARİHİ: 23/01/2013NUMARASI: 2012/199-2013/23Yukarıda tarih ve numarası yazılı mahkeme kararının müddeti içinde temyizen tetkiki alacaklı tarafından istenmesi üzerine bu işle ilgili dosya mahallinden daireye gönderilmiş olup, dava dosyası için Tetkik Hakimi tarafından düzenlenen rapor dinlendikten ve dosya içerisindeki tüm belgeler okunup incelendikten sonra işin gereği görüşülüp düşünüldü:Şikayet eden borçlu Belediyenin, ...Bankası ve ...bank’daki belediye hesaplarına haciz konulduğu, bu hesaplardaki paraların haczinin mümkün olmadığı iddiası ile her iki banka hesaplarındaki hacizlerin kaldırılmasını talep ettiği, Mahkemece dosya üzerinden yapılan inceleme ile belediye adına kayıtlı hesaplar üzerine konulan tüm hacizlerin kaldırılmasına karar verildiği, bu kararın temyizi üzerine haczedilen banka hesapları yönünden havuz hesabı niteliğinde olup olmadığının belirlenmesi için araştırma yapılarak sonucuna göre karar verilmesi gerektiği belirtilerek bozma kararı verildiği, bozma üzerine Mahkemece alınan bilirkişi raporu doğrultusunda davanın kısmen kabulü ile, banka hesaplarından bir kısmı üzerindeki haczin kaldırılmasına, bir kısmı üzerindeki hacizlerin devamına, ayrıca taşınmaz üzerine konulan hacizlerden de bir kısmının kaldır??lmasına, bir kısmının devamına karar verildiği görülmüştür. HMK 26. maddesi gereğince hakim tarafların talepleri ile bağlı olup, talebi aşar şekilde hüküm kuramaz. Somut olayda belediyeye ait bir kısım taşınmazların haczinin kaldırılmasına karar verilmiş ise de taşınmaz hacizlerinin kaldırılmasına ilişkin bir talep bulunmayıp, mahkemenin ilk kararında da bu yönde bir hüküm bulunmadığı halde, bozma sonrasında taşınmazlar üzerindeki haczin kaldırılmasına karar verilmesi isabetsizdir. Banka hesapları yönünden yapılan inceleme sonucunda; 5393 Sayılı Belediye Kanunu'nun 15/son maddesinde; "Belediyenin kamu hizmetinde fiilen kullanılan mallar ile, belediye tarafından tahsil edilen vergi, resim, harç gelirleri haczedilemez" düzenlemesine yer verilmiştir. Bu maddeye göre belediyenin haczedilmezlik şikayetinin kabul edilebilmesi için mahcuzların kamu hizmetinde fiilen kullanılması zorunlu olup, borçlu belediyenin kamuya tahsis kararı alması sonuca etkili değildir.Ayrıca 5779 Sayılı İl Özel İdarelerine Ve Belediyelere Genel Bütçe Vergi Gelirlerinden Pay Verilmesi Hakkında Kanun'un 7. maddesinde; bu Kanunda, belediyelere, genel bütçe vergi gelirleri tahsilatından ayrılacak paylar ile diğer kanunlarda verilmesi öngörülen payların vergi hükmünde olduğu düzenlenmiştir. İcra ve İflas Kanunu ve takip hukuku ilkelerine göre asıl olan alacaklının alacağına kavuşmasını sağlamak olduğundan, kural olarak borçluların tüm mallarının haczi mümkündür. Bir malın haczedilememesi için yasal düzenlemenin bulunması zorunludur. Haczedilmezlik istisnai bir durum olduğundan, bu yöndeki düzenlemelerin de dar yorumlanması gerekir.Ayrıca, bir üst norm olan Türkiye Cumhuriyeti Anayasası'nın 90/4. maddesi ile de; usulüne uygun olarak yürürlüğe konulmuş temel hak ve özgürlüklerin düzenlendiği milletlerarası antlaşmaların kanun hükmünde olduğu ve uyuşmazl??klarda gözetilmesi gerektiği kuralına yer verilmiştir.Buna göre, Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesine Ek 1 Nolu Protokol'ün 1. maddesinde; " ... Her gerçek ve tüzel kişi, maliki olduğu şeyleri barışçıl bir biçimde kullanma hakkına sahiptir. Kamu yararı gerektirmedikçe ve Uluslararası Hukukun genel ilkeleri ile hukukun aradığı koşullara uyulmadıkça, bir kimse mülkiyetinden yoksun bırakılamaz ... " hükmü yer almaktadır. Ek protokol'ün mülkiyet hakkı ile ilgili 1. maddesi, Türkiye Büyük Millet Meclisince onanmış ve onaylayan yasada; "...Her hakiki veya hükmü şahıs malların masuniyetine (dokunulmazlığına) riayet edilmesi hakkına maliktir. Herhangi bir kimse ancak amme menfaati icabı olarak ve kanunun derpiş eylediği şartlar ve devletler hukukunun umumi prensipleri dahilinde mülkiyetinden mahrum edilebilir ..." ilkelerine yer verilmiştir. Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi, 16 Ocak 2007 tarih ve 31277/03 sayılı, Kuzu-Türkiye davası hakkındaki kararında, davacının lehine alınan yargı kararının altı yıldır uygulanmaması, bir diğer anlatımla ilama konu borcun borçlu belediyece ödenmemesi nedeniyle, AİHM'nin AİHS'nin 6 § 1. ve Ek 1 no'lu Protokol'ün 1. maddelerinin ihlal edildiği sonucuna vararak tazminata hükmetmiştir. Yine 17 Ocak 2006 tarih ve 13062/03 sayılı, Kranta - Türkiye davası ve 18 EKİM 2005 tarih ve 74405/01 sayılı ...Ve Diğerleri - Türkiye davası hakkındaki kararında da aynı sonuca varmıştır. Bütün bu açıklamalar ışığında, 5393 Sayılı Belediye Kanunu'nun 15/son maddesinin dar yorumlanması gerektiği sonucuna varılmalıdır. Maddede açıkça haczedilmezlik için vergi, resim, harç geliri olma ya da "fiilen kamu hizmetinde kullanılma" koşullarının kabul edilmesi karşısında, belediyeye ait bir paranın haczedilmezliği ancak fiili durumunun tespiti ile belirlenmelidir. Bu konuda ispat yükü ise borçluya düşmektedir. Bir diğer anlatımla, haczedilen paraların vergi, resim, harç geliri olduğunu ya da fiilen kamu hizmetinde kullanıldığını borçlu belediye ispatlamalıdır. Aksi halde şikayetin reddi gerekecektir. Somut olayda haciz konulan borçlu belediyenin banka hesapları üzerinde yaptırılan bilirkişi incelemeleri ile Vakıfbank …. 36826 nolu hesap dışındaki banka hesaplarında vergi, resim ve harç gelirleri olduğu gibi haczi kabil paraların da bulunduğu görülmektedir. Haczedilen hesaplar bu hali ile havuz hesabı niteliğindedir. Hesabın sürekli işlem görüyor olması ve sürekli yatan ve çekilen paraların bulunması karşısında kalan bakiyenin vergi, resim ve harç gelirinden mi, yoksa haczi kabil paralardan mı oluştuğunun belirlenmesine imkan yoktur. Bu şekilde haczi kabil olmayan paralar ile haczi mümkün olan paraları karıştırmak suretiyle havuz hesabı oluşturan borçlu belediye, iddiasını ispat imkanını kendisi kaldırmıştır. Borçlu belediyenin haczi kabil olmayan paralar ile haczi mümkün olan paralarını ayrı hesaplarda tutması yerine havuz hesabı oluşturmasının da iyi niyetle bağdaşmayacağı tartışmasızdır. Böyle bir davranış AİHM' nin AİHS' nin 6 § 1. ve Ek 1 no'lu Protokol'ün 1. maddelerinin ihlali sonucunu doğuracağı gibi, hakkın kötüye kullanılması niteliğinde de bulunmakla, hukukça korunamayacağı muhakkaktır. Öte yandan borçlu belediyece haczi kabil olmayan paralar ile haczi mümkün olan paraların aynı hesapta toplanması ve birbirine karıştırılması, haczedilmezlik hakkından feragat olarak kabul edilmelidir. Bu nedenle ...bank …. ...nolu hesaba sadece haczi kabil olmayan İller Bankası Belediye payı yatırıldığından bu hesap yönünden haczin kaldırılması kararının yerinde olduğu, bu hesap dışında kalan tüm hesaplar açısından borçlu belediyenin, hesaplardaki paraların haczedilmezliğini ispatlayamadığının kabulü gerekir.O halde mahkemece yukarıda açıklanan nedenlerle talep dışına çıkılarak taşınmazlar üzerindeki haczin kaldırılmasına karar verilmesi usulsüz olduğu gibi, Vakıfbank …. 36826 nolu hesap haricinde kalan tüm hesaplardaki mevduat haczi yönünden de şikayetin reddine karar verilmesi gerekirken yazılı şekilde hüküm tesis edilmesi de isabetsizdir. SONUÇ :Alacaklının temyiz itirazlarının kabulü ile mahkeme kararının yukarıda yazılı nedenlerle İİK'nun 366 ve HUMK'nun 428. maddeleri uyarınca (BOZULMASINA), ilamın tebliğinden itibaren 10 gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 29.04.2013 gününde oybirliğiyle karar verildi.