Anasayfa /
İçtihat /
Yargıtay Karar No : 16257 - Karar Yıl 2014 / Esas No : 12385 - Esas Yıl 2014
MAHKEMESİ : Bursa 8. İcra Hukuk MahkemesiTARİHİ : 11/02/2014NUMARASI : 2013/511-2014/87 Yukarıda tarih ve numarası yazılı mahkeme kararının müddeti içinde temyizen tetkiki borçlu tarafından istenmesi üzerine bu işle ilgili dosya mahallinden daireye gönderilmiş olup, dava dosyası için Tetkik Hakimi . . tarafından düzenlenen rapor dinlendikten ve dosya içerisindeki tüm belgeler okunup incelendikten sonra işin gereği görüşülüp düşünüldü : Alacaklı tarafından başlatılan kambiyo senetlerine özgü haciz yolu ile icra takibine karşı borçlunun icra mahkemesine başvurarak borca ve imzaya itiraz ettiği, mahkemece, tensip zaptının tebliğinden itibaren 2 haftalık kesin süre içinde borçlu tarafından ek gider avansının, bilirkişi ücretinin yatırılmaması ve imza örneklerinin bulunduğu yerlerin bildirilmemesi nedeni ile davanın usulden reddine karar verildiği anlaşılmıştır. 6100 Sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun 114/1-g maddesi uyarınca, davacının yatırması gereken avansın yatırılmış olması dava şartlarından olup, dava şartı noksanlığının giderilmesi mümkün ise mahkeme bunun tamamlanması için kesin süre verir. Bu süre içinde dava şartı noksanlığı giderilmemişse davayı dava şartı yokluğu sebebiyle usulden reddeder. Delil ikamesi için avans başlıklı HMK'nun 324. maddesinin birinci fıkrasında; "taraflardan herbiri ikamesini talep ettiği delil için mahkemece belirlenen avansı, verilen kesin sürede yatırmak zorundadır. Taraflar birlikte aynı delilin ikamesini talep etmişlerse, gereken gideri yarı yarıya avans olarak öderler" hükmü düzenlendikten sonra ikinci fıkrasında; tarafların bu yükümlülüğü yerine getirmemesinin hukuki sonucu olarak delil ikamesinden vazgeçmiş sayılacağı öngörülmüştür. Görüldüğü üzere HMK'nun 324. maddesinde düzenlenen delil ikamesi avansı, HMK'nun 114. maddesinin "g" bendinde belirtilen gider avansından hüküm ve sonuçları itibariyle farklı olup, dava şartı niteliğinde değildir. İİK'nun 170. maddesinin üçüncü fıkrasının ilk cümlesine göre; "İcra mahkemesi 68/a maddesinin dördüncü fıkrasına göre yapacağı inceleme sonunda, inkar edilen imzanın borçluya ait olmadığına kanaat getirirse itirazın kabulüne karar verir." Senetteki imzanın borçluya ait olduğunu ispat külfeti senet elinde olup, takibe başlayan ve imzanın borçluya ait olduğunu iddia eden alacaklıya aittir (HGK'nun 26.04.2006 tarih 2006/12-259 E, 2006/231 K. sayılı kararı). Bu nedenle yukarıda açıklanan şekilde borçluya delil avansını yatırması ve emsal imza örneklerinin bulunduğu yerleri bildirmesi için süre verilmek suretiyle sonuca gidilemez. Somut olayda muteriz borçlu tarafından imzaya itiraz sırasında gider avansı yatırılmamış olduğundan adı geçene iki haftalık sürede yatırması konusunda muhtıra tebliği doğru ise de aynı muhtırada bilirkişi masrafının da yatırılmasının istenmesi, yukarıda belirtildiği üzere ispat yükünün alacaklıda olduğu kuralına aykırı olup anılan muhtıraya riayet edilmemesi muteriz borçlu aleyhine sonuç doğurmaz. Kaldı ki gider avansının da tensip zaptının tebliğinden itibaren süresi içerisinde 21.10.2013 tarihinde yatırıldığı anlaşılmaktadır. O halde mahkemece yukarıda açıklanan nedenlerle borçlunun imza itirazının esasının incelenerek sonucuna göre bir karar verilmesi gerekirken yazılı şekilde hüküm tesisi isabetsizdir. SONUÇ : Borçlunun temyiz itirazlarının kabulü ile mahkeme kararının yukarıda yazılı nedenlerle İİK'nun 366. ve HUMK’nun 428. maddeleri uyarınca (BOZULMASINA), peşin alınan harcın istek halinde iadesine, ilamın tebliğinden itibaren 10 gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 05/06/2014 gününde oybirliğiyle karar verildi.