Anasayfa / İçtihat / Yargıtay Karar No : 1615 - Karar Yıl 2012 / Esas No : 14552 - Esas Yıl 2011





MAHKEMESİ: İstanbul 10. İcra Hukuk MahkemesiTARİHİ: 27/04/2011NUMARASI: 2009/1998-2011/531Yukarıda tarih ve numarası yazılı mahkeme kararının müddeti içinde temyizen tetkiki şikayetçi tarafından istenmesi üzerine bu işle ilgili dosya mahallinden daireye gönderilmiş olmakla okundu ve gereği görüşülüp düşünüldü :İki veya daha fazla işletmenin belli bir amaca ulaşmak için katkılarını birleştirdikleri ortaklığın (Joint Venture’nin) tüzel kişiliği bulunmadığından taraf ehliyeti yoktur. Ortaklar, ortaklık borçlarından dolayı alacaklılara karşı doğrudan doğruya ve sınırsız olarak tüm varlıklarıyla sorumludurlar. Ancak gerçek ve tüzel kişilerin taraf ehliyeti vardır (Prof. Dr. Baki Kuru İcra ve İflas Hukuku El Kitabı 2004 bas. Sahife 137 HGK. nun 08.10.2003 tarih ve 2003/12-574 E 2003/564 K. Sayılı içtihadı). Borçlar Kanununun 525. ve 533.maddeleri gereği kendisine yönetim hakkı tanınan ortağın, ortaklığı ve diğer ortakları temsil yetkisi vardır. Temsil yetkisi zımmen icazet, temsil belgesi, adi ortaklık sözleşmesi veya ortaklık kararı ile verilebilir. Borçlar Kanununun 520.maddesine göre adi ortaklığın hükmü şahsiyeti bulunmadığından taraf ehliyeti de yoktur. Bir diğer anlatımla, adi ortaklığın tüzel kişiliği olmadığından aktif ve pasif dava ehliyeti de bulunmamaktadır. Bu nedenledir ki takibin veya davanın bütün ortaklara karşı açılması zorunludur. Taraf ehliyeti kamu düzeninden olup mahkemece kendiliğinden göz önüne alınmalıdır. Öte yandan yasanın emredici kuralından kaynaklanan ve bir hakkın yerine getirilmemesi ile ilgili bulunan bu husus hakkında İİK. nun 16/2.maddesi gereğince süresiz şikayet hakkı vardır. Somut olayda, alacaklı tarafından borçlu Ortaklığı hakkında genel haciz yolu ile ilamsız icra takibine başlandığı ve örnek 7 numaralı ödeme emrinin de Adi Ortaklığı adına tebliğe çıkarıldığı anlaşılmaktadır. Takipte adi ortaklık adına ödeme emri çıkarılmış olup, adi ortaklığı oluşturan şirketlerden her biri adına ayrı ayrı çıkarılmış ve tebliğ edilmiş bir ödeme emri bulunmamaktadır. Dolayısıyla yukarıda belirtildiği şekilde adi ortaklık adına çıkarılan ödeme emrinin geçerliliği yoktur. O halde mahkemece bu husus re’sen gözetilerek takibin iptaline karar verilmesi gerekirken ödeme emrinin iptali ile yetinilmesi isabetsizdir. SONUÇ : Şikayetçilerin temyiz itirazlarının kabulü ile mahkeme kararının yukarıda yazılı nedenlerle İ.İ.K. 366 ve H.U.M.K.’nun 428. maddeleri uyarınca (BOZULMASINA), 24.01.2012 gününde oybirliğiyle karar verildi.