MAHKEMESİ: Düziçi (İcra Hukuk) Asliye Hukuk MahkemesiTARİHİ: 29/03/2007NUMARASI: 2007/24/23Yukarıda tarih ve numarası yazılı mahkeme kararının müddeti içinde temyizen tetkiki alacaklı vekili tarafından istenmesi üzerine bu işle ilgili dosya mahallinden daireye gönderilmiş olmakla okundu ve gereği görüşülüp düşünüldü :Haciz, cebri icra organı tarafından yapılan devlete ilişkin bir hakimiyet tasarrufu olup, icra takibinin konusu olan belli bir para alacağının ödenmesini sağlamak için, bu yolda istemde bulunan alacaklı lehine söz konusu alacağı karşılayacak miktar ve değerdeki borçluya ait mal ve haklara icra memuru tarafından hukuken el konulmasıdır. İcra dairesinin, haciz talebinden itibaren en geç 3 gün içinde haczi yapması gerekir (m.79/1). İcra müdürü, (borçlunun kendi yedinde veya 3. şahısta olan menkul malları ile gayrimenkullerinden ve alacaklı ve haklarından alacaklının ana, faiz ve masraflar da dahil olmak üzere bütün alacaklarına yetecek miktarı) haczedecektir (m.85/1). İcra ve İflas Yasası’nın 79. maddesinde, gerekse 85. madde ifadesinden ortaya çıkan sonuç, icra müdürüne haciz uygulaması konusunda bir takdir yetkisi tanınmadığıdır. Gerçekten de 79. madde kesin bir ifade ile icra dairesinin haczi yapacağından, 85. madde yasal koşullar altında (borçlunun) mal ve alacaklarının haczolunacağından söz etmektedir. 85. madde sadece (alacaklara yetecek miktarın) saptanması konusunda icra müdürüne bir takdir hakkı tanımaktadır (HGK’nun 31.03.2004 tarih ve 2004/12-202 E, 2004/196 K.).Ayrıca, icra müdürü haciz işlemini yaparken (haciz tarihinde) taşınmazın (borçlu adına) kayıtlı olması zorunlu ve yeterlidir. Böyle olduğu takdirde icra müdürünün haciz işleminde bir usulsüzlük bulunmadığı sonucuna varılmalıdır (HGK’nun 13.06.2001 tarih ve 2001/12-461 E, 2001/516 K.). Somut olayda alacaklı tarafça yapılan "çeşitli nedenlerle daha önce hacizler kaldırılmış olsa dahi" İcra Müdürlüğü'nce yukarıda açıklanan gerekçelerle haciz talebini kabul etmek gerekirken bu aşamada borçlu tarafça haczedilmezlik şikayetine konu edilip edilmeyeceği belli olmaksızın alacaklı isteminin reddi doğru değildir.O halde mahkemece şikayetin kabulü yerine, yazılı gerekçe ile reddi yönünden hüküm tesisi isabetsizdir.SONUÇ : Alacaklı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile mahkeme kararının yukarıda yazılı nedenlerle İİK 366 ve HUMK’nun 428. maddeleri uyarınca (BOZULMASINA), 11.09.2007 gününde oybirliğiyle karar verildi.