Anasayfa / İçtihat / Yargıtay Karar No : 16091 - Karar Yıl 2010 / Esas No : 3570 - Esas Yıl 2010





MAHKEMESİ: Ankara 3. İcra Hukuk MahkemesiTARİHİ: 15/12/2009NUMARASI: 2009/1079-2009/1687Yukarıda tarih ve numarası yazılı mahkeme kararının müddeti içinde temyizen tetkiki borçlu tarafından istenmesi üzerine bu işle ilgili dosya mahallinden daireye gönderilmiş olmakla okundu ve gereği görüşülüp düşünüldü :Sair temyiz itirazları yerinde değil ise de;Alacaklı vekili tarafından bonolara dayalı olarak kambiyo senetlerine mahsus haciz yolu ile icra takibine başlandığı, borçlu A. Z.’e örnek 10 numaralı ödeme emri tebliği üzerine adı geçenin yasal sürede icra mahkemesine yaptığı başvuruda, bonoların araç satış sözleşmesi nedeniyle verildiğini, ödediği senetlerin de takibe konu edildiğini ileri sürerek takibin iptalini talep ettiği anlaşılmıştır.Taraflar arasında düzenlenen 15.09.2007 tarihli araç satış sözleşmesinde satış bedelinin 14.000,00 TL olup, 1.000,00 TL peşin, kalanın ise 15.11.2007 tarihinden başlamak üzere aylık 1.000,00 TL taksitler halinde ödeneceği ve her ay için senet verileceği, senetlerin tamamının ödenmesi ile satışa konu aracın devrinin yapılacağının kararlaştırıldığı görülmektedir. Takip dayanağı bonoların tanzim tarihleri, vade tarihleri ve miktarları dikkate alındığında, anılan sözleşme kapsamında verildiklerinin kabulü gerekir. Bu husus mahkemenin de kabulündedir. Mahkemece alacağın bulunup bulunamadığının varsa miktarı ve tahsilinin gerekip gerekmediğinin yargılamayı gerektirdiği kabul edildiğine göre İİK. nun 170/a maddesi uyarınca takibin iptaline karar verilmesi gerekirken gerekçeyle çelişir şekilde itirazın reddi doğru değildir. Ne var ki, İİK.nun 170/a-son maddesinde; “her ne suretle olursa olsun, .....borç kısmen veya tamamen kabul edilmiş ise” takip dayanağı belgenin kambiyo senedi vasfını taşımadığı nedeni ile takibin iptal edilemeyeceği hükmüne yer verilmiştir. Somut olayda borçlu, icra mahkemesine başvurusunda borcu kabul ederek bono bedellerini ödediğini ileri sürmüştür. Bu nedenle İİK. nun 170/a maddesine dayalı olarak iptal kararı verilemeyeceğinden ret kararı sonucu itibari ile doğru ise de, mahkemece, İİK. nun 169/a maddesi uyarınca borçlunun itfa itirazı incelenerek oluşacak sonuca göre bir karar verilmesi gerekirken, itfa itirazı konusunda inceleme yapılmaksızın eksik inceleme ile yazılı şekilde hüküm tesisi isabetsizdir. SONUÇ : Borçlunun temyiz itirazlarının kabulü ile mahkeme kararının yukarıda yazılı nedenlerle İ.İ.K. 366 ve H.U.M.K.’nun 428. maddeleri uyarınca (BOZULMASINA), 22.06.2010 gününde oybirliğiyle karar verildi.