Anasayfa / İçtihat / Yargıtay Karar No : 16066 - Karar Yıl 2010 / Esas No : 3918 - Esas Yıl 2010





MAHKEMESİ: İstanbul 11. İcra Hukuk MahkemesiTARİHİ: 10/11/2009NUMARASI: 2008/783-2009/1635Yukarıda tarih ve numarası yazılı mahkeme kararının müddeti içinde temyizen tetkiki alacaklı vekili tarafından istenmesi üzerine bu işle ilgili dosya mahallinden daireye gönderilmiş olmakla okundu ve gereği görüşülüp düşünüldü :Şikayetçi borçlular vekilinin İİK’nun 82/12 maddesi uyarınca haciz konulan taşınmazlar hakkında meskeniyet iddiasında bulunması üzerine, mahkemece yapılan yargılama sonunda, haciz konulan ........ parselde bulunan 11 ve 12 nolu bağımsız bölümler ile .... parseldeki 11 nolu bağımsız bölümler üzerindeki haczin kaldırılmasına karar verilmiştir.İİK’nun 16/1 maddesi uyarınca şikayet niteliğinde bulunan meskeniyet ididasının, haczin öğrenildi tarihten itibaren (7) günlük süre içinde icra mahkemesine yapılması gerekmektedir. Alacaklı banka vekilinin cevap dilekçesinin ekinde sunduğu 28.04.2008 ve 04.06.2008 tarihli, şikayette taraf sıfatı olmayan ........Ltd.Şti.yetkilisince imzalanan alacaklı bankaya hitaben yazılan belgelerde, şikayete konu taşınmazlar üzerindeki haczin kaldırılması istenmiştir. Bu tarihler dikkate alındığında meskeniyet iddiası süresinde olmayıp, mahkemece bu belgelerde şirket adına imza atan kişinin kim olduğu araştırılarak borçlulardan biri olması halinde onun yönünden istemin süreden reddi gerekirken eksik inceleme ile hüküm tesisi isabetsizdir.Kabule göre de; şikayete konu taşınmazların tapu kayıtlarının incelenmesinde; 1104 ada 91 parseldeki bağımsız bölümler üzerinde, ....AŞ lehine, 3529 ada 10 parseldeki bağımsız bölüm için ise .... .AŞ lehine ipoteklerin tesis edildiği görülmüştür. Dairemizin yerleşik içtihatları uyarınca borçluların daha önce ipotek ettiği taşınmazları hakkında sonradan haczedilmezlik şikayetinde bulunabilmeleri için ipoteğin mesken kredisi, esnaf kredisi, zirai kredi gibi zorunlu olarak kurulmuş ipoteklerden olması gereklidir. Mahkemece bu yönde araştırma yapılmadan eksik inceleme ile hüküm kurulması doğru görülmemiştir.Mahkemece borçlu E...Ö....’e ait olan ..... ilçesi 3529 ada 10 parselde bulunan 11 nolu bağımsız bölüm hakkında bilirkişi incelemesi yaptırmadan haczin kaldırılmasına karar verildiği görülmüştür. HUMK’un 275.maddesi hükmü gereği meskeniyet şikayeti, dairemizin süre gelen içtihatlarında da açıklandığı gibi hakimlik mesleğinin gerektirdiği genel ve hukuki bilgi ile çözümlenmesi mümkün olmayan, bu nedenle de çözümü özel ve teknik bir bilgiyi gerektiren hallerden kabul edildiğinden, ancakmahallinde keşif yapılarak ve konusunda uzman bilirkişilerden alınacak rapor yardımıyla çözülebilir. Bu nedenle anılan taşınmaz yönünden bilirkişi incelemesi yaptırılmadan haczin kaldırılması da doğru değildir.Ayrıca keşif yapılıp bilirkişilerce her birine 295.000,00 TL değer biçilen 1104 ada 91 parseldeki gayrimenkuller üzerindeki haczin kaldırılmasına karar verilmiş ise de; Dairemizin süre gelen içtihatları uyarınca İİK'nın 82/12. maddesi gereğince, borçlunun "haline münasip" evi haczedilemez. Bir meskenin borçlunun haline uygun olup olmadığı adı geçenin haciz anındaki sosyal durumuna ve borçlu ile ailesinin ihtiyaçlarına göre belirlenir. Buradaki "aile" terimi, geniş anlamda olup, borçlu ile birlikte aynı çatı altında yaşayan, bakmakla yükümlü olduğu kişileri kapsar. Mahkemece, borçlunun sözü edilenlerle birlikte barınması için zorunlu olan haline münasip meskeni temin etmesi için gerekli bedel bilirkişilere tespit ettirildikten sonra, haczedilen yerin kıymeti bundan fazla ise satılmasına karar verilmeli ve satış bedelinden yukarıda nitelikleri belirlenen mesken için gerekli olan miktar borçluya bırakılmalı, kalanı alacaklıya ödenmelidir. Bu kıstasları aşan nitelik ve evsaftaki yerlerle, makul ölçüleri geçen oda ve salonu kapsayan ve ikamet için zorunlu öğeleri içeren bir meskenin dışındaki yerler, maddede öngörülen amaca aykırıdır. Borçlunun görev ve sıfatı, kendisinin yukarıda belirlenenden daha görkemli bir meskende ikamet etmesini gerektirmez. Mahkemece yapılacak iş, borçlunun ...’un daha mütevazi bir semtinde haline münasip evi alabileceği değerin yukarıdaki kurallara göre belirlenmesi ve sonucuna göre karar verilmesinden ibaret olup, bu yönlerden inceleme yapılmaksızın hüküm tesisi doğru görülmemiştir. SONUÇ : Alacaklı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile mahkeme kararının yukarıda yazılı nedenlerle İ.İ.K. 366 ve H.U.M.K.’nun 428. maddeleri uyarınca (BOZULMASINA), 22.06.2010 gününde oybirliğiyle karar verildi.