MAHKEMESİ: Eskişehir 2. İcra Hukuk MahkemesiTARİHİ: 27/10/2011NUMARASI: 2011/339-2011/725Yukarıda tarih ve numarası yazılı mahkeme kararının müddeti içinde temyizen tetkiki taraflarca istenmesi üzerine bu işle ilgili dosya mahallinden daireye gönderilmiş olup, dava dosyası için Tetkik Hakimi tarafından düzenlenen rapor dinlendikten ve dosya içerisindeki tüm belgeler okunup incelendikten sonra işin gereği görüşülüp düşünüldü:1-Alacaklının temyiz dilekçesinin temyiz defterine kayıt edildiğine ilişkin bilgi ve belge bulunmadığı gibi temyiz harç makbuzunun da olmadığı anlaşılmakla, usulüne uygun temyiz istemi bulunmadığından temyiz dilekçesinin reddine,2-Borçlu A B.'ın temyiz itirazlarının incelenmesinde:Sair temyiz itirazları yerinde değil ise de;Teminat (limit) ipotekleri bakımından düzenleme getiren İİK.nun 150/ı maddesinde; "Borçlu cari hesap veya kısa, orta, uzun vadeli kredi şeklinde işleyen nakdi veya gayrinakdi bir krediyi kullandıran tarafın ibraz etttiği ipotek akit tablosu kayıtsız ve şartsız bir para borcu ikrarını ihtiva etmese dahi, krediyi kulladıran taraf, krediyi kullanan tarafa ait cari hesabın kesilmesine veya kısa, orta, uzun vadeli kredi hesabının muaccel kılınmasına ilişkin hesap özetinin veya gayrinakdi kredinin ödenmiş olması nedeniyle tazmin talebinin veya borcun ödenmesine ilişkin ihtarın noter aracılığıyla krediyi kullanan tarafa kredi sözleşmesinde yazılı ya da ipotek akit tablosunda belirtilen adrese gönderilmek suretiyle tebliğ edildiğini veya 68/b maddesi gereğince tebliğ edilmiş sayıldığını gösteren noterden tasdikli bir sureti icra müdürüne ibraz ederse icra müdürü 149.madde uyarınca işlem yapar. Şu kadar ki, krediyi kullanan tarafın hesap özetine ve borcun ödenmesine ilişkin ihtara ya da gayrinakdi kredi nedeniyle tazmin talebine, kendisine tebliğ edildiği veya 68/b maddesi gereğince tebliğ edilmiş sayıldığı tarihten itibaren sekiz gün içinde noter aracılığıyla itiraz etmiş olduğunu ispat etmek suretiyle icra mahkemesine şikayette bulunmak hakkı saklıdır" hükmü yer almaktadır.İleride gerçekleşen veya gerçekleşmesi muhtemel olan bir alacağın teminatı olarak tesis edilen ve M.K.nun 851 ve 881. maddelerinde ifadesini bulan azami meblağ ipoteğinde (üst sınır ipoteği) borcun ulaşacağı miktar belirsiz olduğundan taşınmazların ne miktar için teminat teşkil edeceği ipotek akit tablosundaki limitle sınırlanabilir. M.K.nun 875.maddesinde belirtilen ve ipotekle teminat altına alınan ana borç, faiz, icra takip giderleri ve taraflarca kararlaştırılan eklentilerden oluşan toplam borç miktarının bu limiti aşması mümkün değildir. HGK.nun 1989/11-294E. – 1989/378K. ve 24.05.1989 tarihli kararında da yukarıdaki kural benimsenmiştir. İpoteğin üst sınır ipoteği olması halinde borçlu sadece ipotek akit tablosunda belirtilen miktar ile sınırlı olmak üzere sorumludur. İpotek aktinin niteliği gözönüne alındığında limitin aşıldığı yönündeki şikayetler süreye tabi değildir.Somut olayda, borçlu A.B.ın ipotekli taşınmazın maliki olduğu, hesap kat ihtarnamesinin borçlu şirkete 05/05/2011, A.B.'a ise 26/04/2011 tarihinde tebliğ edildiği, borçluların 06/05/2011 tarihinde hesap kat ihtarına itirazlarını içerir ihtarname keşide ettikleri, alacaklı bankanın, limit ipoteği niteliğindeki akit tablosuna dayalı olarak ipoteğin paraya çevrilmesi yoluyla başlattığı takipte icra emrinin borçlu şirkete 20/05/2011 diğer borçluya ise 10/05/2011 tarihinde tebliğ edildiği, borçluların yasal yedi günlük sürede 16/05/2011 tarihinde icra mahkemesine başvurarak, teminat ipoteği olması nedeniyle ve hesap kat ihtarına itiraz edildiğinden icra emri gönderilmesinin usulsüz olduğunu, ayrıca limiti aşar şekilde talepte bulunulduğunu belirterek takibin iptalini istediği, mahkemece, borçlu Ayşe Barın'ın süresinde hesap kat ihtarnamesine itiraz etmediği gerekçesi ile anılan borçlu yönünden şikayetin reddine karar verildiği görülmektedir.Alacaklı banka, yukarıda açıklanan İİK.nun 150/ı maddesindeki şartları yerine getirmek suretiyle takibe başladığından borçlulara icra emri gönderilmesinde yasaya uymayan bir yön yoktur. Hesap kat ihtarnamesine süresinde itiraz edilmiş olması da icra emri gönderilmesine engel teşkil etmeyip, yalnızca borçluya icra mahkemesinde şikayet hakkı tanımaktadır.İİK.nun 150/ı maddesinde yer alan itiraz hakkı krediyi kullanan asıl borçluya tanınmış bir hak olup, müşterek borçlu ve müteselsil kefiller ile ipotekli taşınmaz maliki olan üçüncü kişinin bu anlamda bir itiraz hakkı bulunmamaktadır. Asıl borçlunun süresinde yaptığı hesap kat ihtarına yönelik itiraz bu borçlular yönünden de geçerlidir ve onlara da icra mahkemesinde takip miktarına ilişkin şikayet hakkı verir. Borçlu A. B., ipotekli taşınmaz maliki ve ipotek akit tablosunun 5.maddesi gereğince ipotek limiti miktarınca borcun tamamından müştereken ve müteselsilen sorumludur. Krediyi kullanan taraf olmadığından ihtarnameye itiraz hakkı bulunmamaktadır. Açıklanan nedenlerle, mahkemenin bu yöndeki gerekçesi yerinde değildir.Yine, yukarıda açıklandığı üzere, ipoteğin üst sınır ipoteği olması halinde borçlu sadece ipotek akit tablosunda belirtilen miktar ile sınırlı olmak üzere sorumludur. Takip dayanağı ipotek, 300.000,00 TL bedelli üst sınır ipoteği olduğuna göre, borçlular bu miktarla sorumludur ve limiti aşan kısmın iptali gerekir. Limit aşımına ilişkin şikayet süreye tabi değildir. Kaldı ki, olayımızda borçlu icra emri tebliğinden itibaren yedi günlük sürede icra mahkemesinden limiti aşan kısmın iptalini istemiştir. Ayrıca, hesap kat ihtarnamesine itiraz edilmemesi, limit aşımına yönelik şikayetin dinlenilmesine engel değildir.Yapılan tüm açıklamalar ışığında, mahkemece, alacaklı banka tarafından limiti aşacak nitelikte talepte bulunulduğundan, borçlu A.B.ın limit aşımına ilişkin şikayetinin kabulü ile ipotek limitini aşan kısım yönünden takibin iptaline karar verilmesi gerekirken yazılı gerekçe ile reddi isabetsizdir.SONUÇ:Borçlu A.B.'ın temyiz itirazlarının kısmen kabulü ile mahkeme kararının yukarıda (2) nolu bentte yazılı nedenlerle İİK.'nun 366. ve HUMK.'nun 428. maddeleri uyarınca (BOZULMASINA), 09/05/2012 gününde oybirliğiyle karar verildi.