Anasayfa /
İçtihat /
Yargıtay Karar No : 16003 - Karar Yıl 2012 / Esas No : 30435 - Esas Yıl 2011
MAHKEMESİ: Eskişehir 3. İcra Hukuk MahkemesiTARİHİ: 20/10/2011NUMARASI: 2011/502-2011/911Yukarıda tarih ve numarası yazılı mahkeme kararının müddeti içinde temyizen tetkiki alacaklı tarafından istenmesi üzerine bu işle ilgili dosya mahallinden daireye gönderilmiş olup, dava dosyası için Tetkik Hakimi tarafından düzenlenen rapor dinlendikten ve dosya içerisindeki tüm belgeler okunup incelendikten sonra işin gereği görüşülüp düşünüldü :Sair temyiz itirazları yerinde değil ise de;Alacaklı tarafından bonoya dayalı olarak kambiyo senetlerine mahsus haciz yoluyla icra takibine başlandığı, borçluların ödeme emrinin usulüne uygun tebliğ edilmediğini ve senedin kambiyo tebliğ tarihinin düzeltilmesi ve takibin iptali istemi ile icra mahkemesine başvurduğu, mahkemece, menfi tespit davasının açıldığı tarih esas alınarak tebliğ tarihinin düzeltilmesine karar verildiği anlaşılmaktadır.Tebligat Kanunu'nun 17. maddesine göre, belli bir yerde devamlı olarak meslek veya sanatını icra edenler, o yerde bulunmadıkları takdirde, tebliğ, aynı yerdeki daimi memur veya müstahdemlerinden birine yapılır. Bu maddede belirtilen şahıslara, muhatap adına tebligatın yapılabilmesi için, tebligatın yapılacağı sırada muhatabın orada bulunmaması gerekir. Muhatap, o adreste olmakla beraber sadece tebliğin yapılacağı anda orada bulunmuyor ise, tebligat, 17.madde hükmü uyarınca yapılır. Ancak, 7201 Sayılı Kanunun 17.maddesi ve tüzükte yazılı olduğu üzere muhatabın tebliğ sırasında orada bulunmadığı saptanmadan anılan maddeye göre tebligat yapılamaz.Aynı kanunun 32.maddesi gereğince tebliğ, usulüne aykırı yapılmış olsa bile, muhatabı tebliğ işleminden haberdar olmuş ise geçerli sayılır. Muhatabın beyan ettiği tarih, tebliğ tarihi olarak kabul edilir. Görüldüğü üzere, usulsüz yapılan tebliğ, mutlaka batıl olmayıp, muhatap tarafından öğrenildiği tarihte geçerli olacaktır(HGK'nun 05.06.1991 tarih, 1991/12-258 E. - 1991/344 K.). Öte yandan, usulsüz tebliğe ilişkin şikayetin, İİK.nun 16/1 maddesi uyarınca borçlunun tebligatın usulsüzlüğünden haberdar olduğu tarihten itibaren yedi günlük süre içerisinde icra mahkemesine bildirilmesi gerekir. Somut olayda, şikayetçi borçlulara gönderilen ödeme emrinin “birlikte çalışan Selin Tetik imzasına” şerhi ile 7201 Sayılı Kanunun 17.maddesine aykırı şekilde, muhatabın tebliğ sırasında orada bulunmadığına dair bir meşruhat yazılmaksızın tebliğ edildiği görülmektedir. Bu haliyle ödeme emri tebligatı usulsüz ise de borçluların şikayete konu ödeme emrinin gönderildiği takibe yönelik olarak 28/09/2010 tarihinde Eskişehir Asliye Ticaret Mahkemesinin 2010/415 E.sayılı dosyası ile menfi tespit davası açmış olmaları karşısında en geç 28/09/2010 tarihinde tebligattan haberdar olduklarının kabulü gerekir. Bu husus mahkemenin de kabulündedir. Yukarıda açıklandığı üzere usulsüz tebliğe ilişkin şikayetin, İİK.nun 16/1.maddesi gereğince öğrenme tarihinden itibaren yedi gün içinde icra mahkemesine yapılması gerekir. Borçluların ise 28/09/2010 tarihinde takibi öğrendiğihalde, yasal yedi günlük süreden sonra 30/06/2011 tarihinde icra mahkemesine şikayette bulunduğu görülmektedir. O halde, mahkemece, şikayetin süre aşımından reddi gerekirken yazılı şekilde tebliğ tarihinin düzeltilmesine karar verilmesi doğru değildir.SONUÇ : Alacaklının temyiz itirazlarının kısmen kabulü ile mahkeme kararının yukarıda yazılı nedenlerle İİK 366 ve HUMK’nun 428. maddeleri uyarınca (BOZULMASINA), 09/05/2012 gününde oybirliğiyle karar verildi.