Anasayfa / İçtihat / Yargıtay Karar No : 1598 - Karar Yıl 2011 / Esas No : 20081 - Esas Yıl 2010





MAHKEMESİ : İstanbul 1. İcra Hukuk MahkemesiTARİHİ : 06/05/2010NUMARASI : 2009/281-2010/714Yukarıda tarih ve numarası yazılı mahkeme kararının müddeti içinde temyizen tetkiki alacaklı vekili tarafından istenmesi üzerine bu işle ilgili dosya mahallinden daireye gönderilmiş olmakla okundu ve gereği görüşülüp düşünüldü :Alacaklı tarafından borçlu hakkında Kadıköy 2.Aile Mahkemesi’nin 17.07.2007 tarihli ara kararına istinaden nafaka alacağından dolayı genel haciz yolu ile takibe başlandığı, borçlu tarafından borca ve fer’ilerine itiraz edilmesi üzerine, alacaklının icra mahkemesine başvurarak itirazın kaldırılmasını talep ettiği görülmektedir.İİK’nun 68/1.maddesine göre; “Talebine itiraz edilen alacaklının talebi, imzası ikrar veya noterlikçe tasdik edilen borç ikrarını içeren bir senede yahut resmi dairelerin veya yetkili makamların yetkileri dahilinde ve usulüne göre verdikleri bir makbuz veya belgeye müstenit ise, alacaklı itirazın kendisine tebliğ tarihinden itibaren 6 içinde itirazın kaldırılmasını isteyebilir. Bu süre içerisinde itirazın kaldırılması istenilmediği takdirde yeniden ilamsız takip yapılamaz.” Aynı maddenin 3.fıkrasında ise; “İtiraz birinci fıkrada gösterilen senet veya makbuz yahut belgeye müstenit ise itirazın kaldırılması talebi reddolunur.” hükmü yer almaktadır.Somut olayda borçlu, borca ve fer’ilerine itiraz etmiş, itirazın kaldırılması isteminin incelenmesi sırasında da takibe konu nafaka borcunu ödediğine dair dekont ve makbuzlar ibraz etmiş ise de dosyaya sunulan belgelerde belirtilen ödemelerin takibe konu nafaka borcuna mahsuben yapıldığına dair bir açıklama yada bilgiye rastlanmadığı gibi borçlu tarafından da bu ödemelerin daha çok müşterek çocuğun okul taksiti ve servis ücretlerine ilişkin olduğu ileri sürülmüştür. Bu durumda borçlu tarafından ibraz edilen belgelerin İİK’nun 68.maddesinde sayılan belgelerden olmadığı, yapılan ödemelerin ise ahlaki bir borcun yerine getirilmesinden ibaret olduğu anlaşılmaktadır. O halde, mahkemece borçlunun itirazının kaldırılmasına karar verilmesi gerekirken istemin reddi yönünde hüküm tesisi isabetsizdir.SONUÇ : Alacaklı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile mahkeme kararının yukarıda yazılı nedenlerle İİK 366 ve HUMK’nun 428. maddeleri uyarınca (BOZULMASINA), 21.02.2011 gününde oybirliğiyle karar verildi.