Anasayfa / İçtihat / Yargıtay Karar No : 15702 - Karar Yıl 2012 / Esas No : 6338 - Esas Yıl 2012





MAHKEMESİ: Ankara 3. İcra Hukuk MahkemesiTARİHİ: 24/03/2011NUMARASI: 2011/126-2011/231Yukarıda tarih ve numarası yazılı mahkeme kararının onanmasını mutazammın 26.12.2011 tarih, 2011/12720-30702 Karar sayılı daire ilamının müddeti içinde tashihen tetkiki alacaklı tarafından istenmesi üzerine bu işle ilgili dosya mahallinden daireye gönderilmiş olup, dava dosyası için Tetkik Hakimi tarafından düzenlenen rapor dinlendikten ve dosya içerisindeki tüm belgeler okunup incelendikten sonra işin gereği görüşülüp düşünüldü :TTK.nun 145.maddesine göre, limited şirketlerde ortaklardan birinin kişisel alacaklısı, şirket devam ettiği sürece haklarını borçlu şirket ortağının şahsi mallarından, şirket bilançosu gereğince o ortağa düşen kar payından ve şirket fesholunmuşsa tasfiye payından alabilir. Limited şirketlerde cebri icraya ilişkin koşullar TTK'nun 522 ve 523.maddelerinde düzenlenmiştir. Limited şirketlerde ortağın şahsi borcundan dolayı, ortaklık payının doğrudan haczi mümkün olmayıp, sadece ortağın kar payı, masraf ve avans alacağı veya tasfiye halinde tasfiye bakiyesine katılma hakkı haczedilebilir. TTK'nun 522.maddesinde alacaklıya tanınan borçlu ortağın limited şirketteki hissesini haciz hakkı, satış isteme hakkından yoksundur. Zira limited şirketlerde pay kural olarak bölünmez. Ancak bunun istisnası devir veya miras yolu ile intikalde mümkün olup pay önce bölünür, sonra devir veya intikal eder. Ayrıca pay kavramı ortaklık hak ve yükümlülüklerinin tamamını ifade eder. Bu durumda somut olayda konulan bu haciz, esasen ortaklık payı (hissesi) haczi olarak değil şirketin tasfiyesi halinde söz konusu hisseye düşecek olan tasfiye payının haczidir. Aksinin kabulü aşırı şekilcilik olur. Zira tasfiye işlemleri sonuçlanıncaya kadar ortağın ortaklık sıfatı devam eder. Bu durumda alacaklı TTK'nun 522 ve 523.maddelerinde belirtilen prosedür çerçevesinde hareket ederek alacağı için en az altı ay önce limited ortaklığın feshini ihbar etmek sureti ile alacağım ortaklığın tasfiye bakiyesinden borçlu ortağa düşecek paydan alabilir. Bu durumda alacaklı tarafından haczedilen aslında tasfiye payı olan limited şirket hisse payının cebri icrada açık artırma yolu ile satılması mümkün değildir. Dairemizin 11.11.2010 tarih ve 2010/12779 Esas ve 2010/26824 Karar sayılı bozma ilamında da aynı hususlar dile getirilip bu hususun kamu düzenine ilişkin olduğu da belirtilerek, mahkemece muhtıranın temelini oluşturan haciz işleminin de bu kurallar doğrultusunda değerlendirilerek oluşacak sonuca göre bir karar verilmesi işaret edilmiş olup, hacizlerin kaldırılması yönünde bir değerlendirme yapılmamıştır. Yukarıda da belirtildiği üzere, somut olayda şikayet konusu haczin, esasen ortaklık payı (hissesi) haczi olarak değil şirketin tasfiyesi halinde söz konusu hisseye düşecek olan tasfiye payının haczine ilişkin olduğunun kabulü gerekir. Aksinin kabulü aşırı şekilcilik olur ve hak kaybına sebebiyet verir.O halde mahkemece şikayetin, açıklanan bu ilkeler çerçevesinde reddine karar verilmesi gerekirken yazılı şekilde hüküm tesisi isabetsizdir. SONUÇ : Alacaklının karar düzeltme isteminin kabulü ile mahkeme kararının yukarıda yazılı nedenlerle İİK 366 ve HUMK’nun 428. maddeleri uyarınca (BOZULMASINA), 08/05/2012 gününde oybirliğiyle karar verildi.