MAHKEMESİ: İstanbul 19. İcra Hukuk MahkemesiTARİHİ: 12/07/2011NUMARASI: 2010/1373-2011/1179Yukarıda tarih ve numarası yazılı mahkeme kararının müddeti içinde temyizen tetkiki alacaklı tarafından istenmesi üzerine bu işle ilgili dosya mahallinden daireye gönderilmiş olup, dava dosyası için Tetkik Hakimi tarafından düzenlenen rapor dinlendikten ve dosya içerisindeki tüm belgeler okunup incelendikten sonra işin gereği görüşülüp düşünüldü :Alacaklı tarafından borçlu hakkında kambiyo senetlerine mahsus haciz yolu ile başlatılan icra takibine karşı borçlu vekili icra mahkemesine yasal süresi içerisinde başvurarak davalı tarafa 10.10.2009'da 25.000,00 TL ve 25.11.2009'da 20.000,00 TL olmak üzere toplam 45.000,00 TL'lik çekin borca mahsuben verildiğini, alacaklının bu çekleri tahsil etmesine rağmen hesaptan düşmeyerek kötü niyetli takip yaptığını ileri sürerek takibin iptalini istemiştir. İİK.nun 169/a-1 maddesi gereğince, borçlu; borcun bulunmadığını veya itfa yahut imhal edildiğini resmi veya imzası ikrar edilmiş bir belge ile ispat ettiği taktirde icra mahkemesince itirazın kabulüne karar verilir. Dairemizin yerleşik içtihatlarına göre, sunulan ödeme belgesinin, takip konusu borç nedeniyle verildiğinin kabul edilebilmesi için, belgede takip dayanağı senede açıkça atıf yapılması zorunludur.Somut olayda ödeme belgesi olarak sunulan 10 Ekim 2009 ve 25 Kasım 2009 tarihli, “çek çıkış bordroları" nın incelenmesinde; takibe (itiraza) konu çeklere doğrudan ve açık bir atıfta bulunulmadığı görülmektedir. Alacaklının kabulü de yoktur. O halde, borçlu vekili ödeme iddiasını İİK’nun 169/a-1.maddesi uyarınca takip dayanağı çeklere açıkça atıf yapan belgelerle kanıtlayamadığından mahkemece borçlu itirazının reddi yerine bilirkişi raporu dikkate alınarak yazılı şekilde sonuca gidilmesi isabetsizdir. Öte yandan İİK’nun 169/a-6 maddesinde, “Borçlunun itirazının icra mahkemesince esasa ilişkin nedenlerle kabulü halinde kötüniyeti veya ağır kusuru bulunan alacaklı, takip konusu alacağın yüzde yirmisinden aşağı olmamak üzere…tazminata mahkum edilir.” hükmü düzenlenmesine rağmen kanunda gösterilen %20 oranının aşılmasının gerekçesinin kararda gösterilmemesi de doğru görülmemiştir. SONUÇ : Alacaklının temyiz itirazlarının kabulü ile mahkeme kararının yukarıda yazılı nedenlerle İİK 366 ve HUMK’nun 428. maddeleri uyarınca (BOZULMASINA), 08/05/2012 gününde oybirliğiyle karar verildi.