Kanun Detayı

Anasayfa / İçtihat / Yargıtay Karar No : 15359 - Karar Yıl 2010 / Esas No : 3276 - Esas Yıl 2010





MAHKEMESİ: Kadirli (1. İcra Hukuk) 1. Asliye Hukuk MahkemesiTARİHİ: 07/12/2009NUMARASI: 2009/68-2009/92Yukarıda tarih ve numarası yazılı mahkeme kararının müddeti içinde temyizen tetkiki alacaklı vekili tarafından istenmesi üzerine bu işle ilgili dosya mahallinden daireye gönderilmiş olmakla okundu ve gereği görüşülüp düşünüldü :İİK.nun 16.maddesinde "Kendisine tebligat yapılacak şahıs adresinde bulunmazsa tebliğ kendisi ile aynı konutta oturan kişilere veya hizmetçilerinden birine yapılır." hükmü yer almaktadır. Maddede belirtilen şahıslara muhatap adına tebligatın yapılabilmesi için muhatabın tebligatın yapılacağı sırada orada olmaması gerekir. Bir başka anlatımla muhatabın adreste olmakla birlikte sadece tebliğin yapılacağı anda (mesela muhatap o sırada işyerinde olduğu için) orada bulunmaması gerekmektedir. Şayet Tebligat Kanunun 16.maddesinde bahsi geçen şahıslar muhatabın "geçici olarak başka yere gittiğini" beyan ederler ise bu durumda Tebligat Kanununun 20. maddesine göre tebligat yapılması Tebligat Tüzüğünün 26. maddesine göre de beyanda bulunan kişilerin beyan ve imzalarının tutanağa geçirilmesi zorunluluğu doğacaktır. Tebligat Tüzüğünün 22 ve 26.maddelerinde Tebligat Kanununun 16.maddesine göre yapılan tebligatlar için tutanağa geçirme ve imza koşulundan söz edilmemiştir. Nitekim HGK.nun 22.11.2000 tarih ve 2000/12-1684 E. 2000/1716 K. sayılı kararında da "Tebligat Kanununun 16.maddesine göre tebliğ halinde muhatabın adreste bulunmama nedeninin araştırılacağına dair Tebligat Kanunun 16.maddesinde ve bu madde ile ilgili tüzük hükümlerinde bir açıklık bulunmadığına" işaret edilerek bu yöndeki şikayetin reddi gerektiği vurgulanmıştır.Yukarıdaki açıklamalar ışığında somut olayda "muhatap ile birlikte aynı çatı altında sürekli beraber ikamet ettiğini beyan eden ehliyetli ve reşit eşi H.İ tebliğ edildi" şerhi ile yapılan kıymet takdiri ve satış ilanı tebligatlarında bir usulsüzlük bulunmamaktadır. Bu durumda ihale tarihi şikayet süresinin hesabında başlangıç sayılarak 7 günlük sürede yapılmayan buşvurunun öncelikle süreden reddi gerekirken aksine düşüncelerle şikayetin esası incelenerek fesih kararı verilemsi isabetsizdir.SONUÇ : Alacaklı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile mahkeme kararının yukarıda yazılı nedenlerle İİK 366 ve HUMK’nun 428. maddeleri uyarınca (BOZULMASINA), 15.06.2010 gününde oybirliğiyle karar verildi.