MAHKEMESİ: İstanbul 11. İcra Hukuk MahkemesiTARİHİ: 04/10/2012NUMARASI: 2012/1056-2012/1281Yukarıda tarih ve numarası yazılı mahkeme kararının müddeti içinde temyizen tetkiki borçlu tarafından istenmesi üzerine bu işle ilgili dosya mahallinden daireye gönderilmiş olup, dava dosyası için Tetkik Hakimi tarafından düzenlenen rapor dinlendikten ve dosya içerisindeki tüm belgeler okunup incelendikten sonra işin gereği görüşülüp düşünüldü :Alacaklı tarafından borçlu hakkında kambiyo senetlerine mahsus haciz yolu ile icra takibi başlatıldığı, borçlunun faize itiraz ettiği, mahkemece dosya üzerinden yapılan inceleme ile davacı borçluya verilen 10 günlük kesin süre içinde bilirkişi ücretinin yatırılmadığı gerekçesiyle itirazın reddine karar verildiği görülmüştür. HUMK.nun 163 ve 159. maddeleri (HMK 94 ve 90. maddeleri), mahkemeye ve taraflara belli işlemleri belli edilen sürelerde yapması için sınırlamalar getirmiştir. Süre tayininin hakimin taktirine bırakıldığı hallerde yapılacak işlemin niteliğine göre makul bir süre belirlenmelidir. Hakimin verdiği ve kesin olduğunun belirtildiği sürede taraf belirtilen işlemi mutlaka yapmalıdır. Sürenin bitiminden sonra belirtilen işlemin yapılması mümkün değildir. Şayet yapılmamış ise taraf bu konudaki hakkını kaybeder. Hakkın zayi olması gibi ağır bir müeyyideye bağlanan verilen sürenin hukuki sonuç doğurabilmesi için yapılması gereken işlemler ve ne kadar sürede yapılacağı açık ve tam olarak belirtilmesi gerektiği gibi bunların yapılmamasının doğuracağı sonuçların açıklanması ve tarafların uyarılması gerekir (HGK.nun 21.9.1983 tarih 14/3447-825 sayılı kararı). Somut olayda mahkemece tensip ara kararı ile, faize itiraz hususunda bilirkişi incelemesi yaptırılmasına karar verilerek, davacıya 120.-TL bilirkişi ücreti yatırması için 10 günlük süre verildiği, ancak bu sürenin mahiyetinin açıklanmadığı, kesin olduğunun belirtilmediği, sonuçlarının da ihtar edilmediği anlaşılmıştır. Bu durumda davacı tarafa verilen süre kesin sürenin hukuki sonuçlarını doğurmaz. Kaldı ki HMK’nun 324. maddesi uyarınca öngörülen kesin sürenin koşullarını da içermez. O halde mahkemece, yukarıda açıklanan yasa maddeleri hükmü gözardı edilerek ve belirtilen usullere aykırı olarak yanılgılı değerlendirme ile itirazın usulden reddine dair hüküm tesisi isabetsizdir. SONUÇ : Borçlunun temyiz itirazlarının kabulü ile mahkeme kararının yukarıda yazılı nedenlerle İİK'nun 366 ve HUMK’nun 428. maddeleri uyarınca (BOZULMASINA), ilamın tebliğinden itibaren 10 gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 22/04/2013 gününde oybirliğiyle karar verildi.