Anasayfa / İçtihat / Yargıtay Karar No : 15326 - Karar Yıl 2013 / Esas No : 7163 - Esas Yıl 2013





MAHKEMESİ: Tekirdağ 2. İcra Hukuk MahkemesiTARİHİ: 21/02/2012NUMARASI: 2011/273-2012/43Yukarıda tarih ve numarası yazılı mahkeme kararının onanmasını mutazammın 20.11.2012 tarih, 2012/17027-33926 sayılı daire ilamının müddeti içinde tashihen tetkiki borçlu tarafından istenmesi üzerine bu işle ilgili dosya mahallinden daireye gönderilmiş olup, dava dosyası için Tetkik Hakimi tarafından düzenlenen rapor dinlendikten ve dosya içerisindeki tüm belgeler okunup incelendikten sonra işin gereği görüşülüp düşünüldü :......e ait 6946038 nolu çeke dayalı olarak ciranta ..... tarafından çek lehtarı ..... .......... hakkında kambiyo senetlerine mahsus yol ile takip yapılmaktadır. Dosyaya konulu anılan belge fotokopisinin incelenmesinde; miktar, keşide tarihi bölümlerinde düzenlendiği andan sonra değişiklikler yapıldığı; evvelce 9.800.00 TL olan miktarın 435.000.00 TL, evvelce 10.02.2003 olan tarihinin ise ödeme tarihi adı altında 08.06.2009 tarihi haline getirildiği görülmektedir. Somut olayın incelenmesine geçmeden önce, konuya ilişkin yasal düzenlemelerden ve bu düzenlemelere göre oluşturulan HGK kararlarından bahsetmekte yarar bulunmaktadır. 6762 Sayılı TTK'nun 692. maddesi (6102 Sayılı TTK'nun 780. maddesi) uyarınca çekin geçerli olabilmesi için senet metninde çek kelimesini ve eğer senet Türkçe'den başka bir dille yazılmış ise o dilde çek karşılığı olarak kullanılan kelimeyi, kayıtsız ve şartsız belirli bir bedelin ödenmesi için havaleyi, ödeyecek kişinin, "muhatabın" ticaret ünvanını, ödeme yerini, düzenlenme tarihini ve yerini, düzenleyenin imzasını içermesi gerekir. Yine aynı kanunun 730/17. maddesi göndermesiyle çekler hakkında da uygulanması gereken aynı kanunun 660. maddesi hükmüne göre ... bir poliçe metni tahrif edildiği taktirde değiştirmeden sonra poliçe üzerine imza koymuş olan kimseler değişmiş metin gereğince ve ondan önce imzasını koyanlar ise eski metin gereğince mesul olurlar.HGK'nun 07.04.2004 tarih 2004/19-118, 2004/205 sayılı, 03.10.2007 tarih 2007/13642, 2007/704 sayılı 07.05.2003 tarih 2003/13-332 E., 2003/1340 K. sayılı kararlarında da vurgulandığı üzere, "çek bir borç senedi olmayıp, para gibi tedavül gören ödeme aracıdır. Çek düzenlemek başlıbaşına ticari bir iş olup, her tacirin ticari faliyetlerinde basiretli ve tedbirli bir iş adamı gibi davranması zorunludur. Ayrıca ticari senetler nitelikleri itibariyle itimat, itibar, sürat özelliklerine haizdirler.Senet metninin sonradan değiştirilmesi, bütün ilgililerin birlikte gerçekleştirmesi gereken bir işlemdir. TTK'nun 730/17. maddesi göndermesiyle çekler hakkında da uygulanması gereken aynı kanunun 660. maddesi hükmü uyarınca, senet metninin tahrif edildiği hallerde, tahrifattan önce imza koyanlar eski metne göre sorumlu olurlar. Yasanın bu hükmü, öğretide "imzaların bağımsızlığı" olarak adlandırılan ilkenin gereği ve sonucudur. Buradaki "metin" kavramının, diğer unsurlar yanında keşide tarihi ve bedel unsurlarını daiçerdiği, yine "tahrifat" kavramıyla da gerçekleştirilen değişiklikten söz edildiği açıktır. Buna göre, senetteki keşide tarihi ve bedelin tüm ilgililerin katılımı olmaksızın sonradan tek taraflı olarak değiştirilmesi (tahrif edilmesi), tahrifattan önce senet üzerine imza koyanların tahrif edilmiş şekle göre sorumluluğunu doğurmayacak, bunlar önceki metin ne ise ancak o çerçevede sorumluluk altında olacaklardır. Eş söyleyişle senedin tahrifat ile büründüğü yeni hal, o senedi tahrifattan önce imza etmiş olanlar bakımından yok hükmündedir, bağlayıcı değildir. Hamilin iyi niyetli olup olmaması da bu sonucu etkilemez"Tüm açıklamalardan sonra somut olayın incelenmesinde; takip dayanağı çekin keşide tarihi, miktarı ve lehdar hanesindeki çizintilerin yanındaki paraf imzasının keşideciye ait olduğu konusunda uyuşmazlık yoktur. Ancak hakkında borçlu sıfatı ile takip yapılan çek lehtarı (ciranta)............anılan düzeltmelere ilişkin olarak herhangi bir kabul beyanı ve düzeltmelerde de paraf imzası yoktur. Bu durumda, takip konusu çekteki düzeltmeler, hakkında takip yapılan çek lehtarına ait olmamakla onun yönünden ağırlaştırıcı sonuçlar doğuran iş bu değişikliklerin adı geçen yönünden bağlayıcı hukuki bir sonuç doğurması da mümkün değildir. Hal böyle olunca alacağın tahsilinin mümkün olup olmadığı yargılamayı gerektirdiğinden dar yetkili icra mahkemesinde anılan konuların incelenmesi, değerlendirilmesi mümkün değildir. Bu itibarla mahkemenin takibin iptali yönündeki ilk kararı sonucu itibariyle doğrudur.Her ne kadar mahkemenin borçlu hakkındaki takibin iptali yönündeki ilk kararı Dairemizin 17.03.2011 tarihli kararı ile onandıktan sonra, karar düzeltme talebi üzerine yapılan incelemede; çek üzerindeki değişikliklerin keşideci tarafından paraf edildiği, paraf imzasına karşı çıkılmadığı, bu nedenle düzeltmelerin geçerli olduğu gerekçesiyle 10.10.2011 tarihli Dairemiz kararı ile karar bozulup, bozma kararı üzerine de mahkemece itirazın reddine ilişkin verilen kararın tazminat yönünden düzeltilerek onanmasına karar verilmişse de, dayanak senedin detaylıca açıklanan durumu ve temyiz edenin de sıfatı nazara alınarak mahkemenin bozma üzerine verdiği kararın yukarıda açıklanan ilkeler nedeniyle bozulmasına karar verilmesi gerektiğinden borçlunun karar düzeltme talebinin kabulüne karar vermek gerekmiştir.SONUÇ : Borçlunun karar düzeltme talebinin kabulü ile Dairemizin 20.11.2012 tarih ve 2012/17027 Esas, 2012/33926 Karar sayılı onama kararının kaldırılmasına, mahkeme kararının yukarıda yazılı nedenlerle İİK'nun 366 ve HUMK’nun 428. maddeleri uyarınca (BOZULMASINA), 22/04/2013 gününde oybirliğiyle karar verildi.