Anasayfa / İçtihat / Yargıtay Karar No : 15310 - Karar Yıl 2014 / Esas No : 12586 - Esas Yıl 2014





MAHKEMESİ : Lüleburgaz İcra Hukuk MahkemesiTARİHİ : 16/01/2014NUMARASI : 2011/247-2014/10Yukarıda tarih ve numarası yazılı mahkeme kararının müddeti içinde temyizen tetkiki borçlu vasisi F.. Ö.. tarafından istenmesi üzerine bu işle ilgili dosya mahallinden daireye gönderilmiş olup, dava dosyası için Tetkik Hakimi tarafından düzenlenen rapor dinlendikten ve dosya içerisindeki tüm belgeler okunup incelendikten sonra işin gereği görüşülüp düşünüldü :Sair temyiz itirazlarının reddi ile;6762 Sayılı TTK'nun, "Borçlanma Ehliyeti" kenar başlığını taşıyan 582. maddesine göre (6102 Sayılı TTK'nun 670. maddesi), akit ile borçlanmaya ehil olan kimse, poliçe, çek ve bono ile borçlanmaya da ehildir. Aynı Kanun'un 1. maddesi gereğince, bu kanunun ayrılmaz bir cüzü olduğu açıklanan TMK’nun 9. maddesine göre, fiil ehliyetine sahip olan kimse, kendi fiilleriyle hak edinebilir ve borç altına girebilir; 10. maddesine göre, ayırt etme gücüne sahip ve kısıtlı olmayan her ergin kişinin fiil ehliyeti vardır; 13. maddesine göre, yaşının küçüklüğü yüzünden veya akıl hastalığı, akıl zayıflığı, sarhoşluk ya da bunlara benzer sebeplerden biriyle akla uygun biçimde davranma yeteneğinden yoksun olmayan herkes, bu kanuna göre ayırt etme gücüne sahiptir; 14. madde hükmüne göre, ayırt etme gücü bulunmayanların, küçüklerin ve kısıtlıların fiil ehliyeti yoktur; 15. madde hükmüne göre, kanunda gösterilen ayrık durumlar saklı kalmak üzere, ayırt etme gücü bulunmayan kimsenin fiilleri hukuki sonuç doğurmaz; 16. maddesine göre ise, ayırt etme gücüne sahip küçükler ve kısıtlılar, yasal temsilcilerinin rızası olmadıkça, kendi işlemleriyle borç altına giremezler.Akıl hastalığı yahut akıl zayıflığı gibi sebeplerden biri ile makul surette hareket etmek iktidarından mahrum bulunanlar, başka bir deyimle tam ehliyetsiz olanların yaptıkları hukuki işlemler kanuni mümessilleri tarafından onaylanmadıkça geçersizdir. 11/06/1941 gün ve 1941/4-21 sayılı İçtihadı Birleştirme Kararının sonuç bölümünde; " ... Mümeyyiz olmayan bir kimse ile hukuki muamelede bulunan diğer âkidin bunu bilmeyerek hüsnüniyetle hareket etmiş olması, zikri geçen 15. maddenin mutlak ve kat'i sarahati karşısında, öyle bir kimsenin tasarrufu üzerine hukuki hükmün terettüp etmesi için kati değildir. Kanun o gibi temyiz kudretinden mahrum kimselerin esasen hüküm ifade etmeyen tasarrufları hususunda o tasarruftan dolayı hak iddia edenlerin hüsnüniyetlerini himaye etmemektedir ...Medeni Kanunumuzun metin ve ruhundan başka türlü bir netice çıkarılmasına imkan yoktur..." hükmü yer almakta olup, anılan hükümle, ayırt etme gücünden yoksun olan kişilerin tasarruflarının geçersiz olduğu açıkça vurgulanmıştır.Somut olayda, alacaklının, 15.01.2008, 10.4.2008 (2 adet), 10.05.2008 (2 adet), 10.6.2008, 05.07.2008 (2 adet), 01.8.2008, 12.09.2008, 04.10.2008, 05.10.2008 tanzim tarihli toplam 12 adet bonoya dayalı olarak, bonoda avalist konumunda olan Sabri Boyacı aleyhine kambiyo senetlerine mahsus haciz yoluyla takip başlattığı, bononun avalisti olan Sabri Boyacı hakkında alzheimer tipi demans saptandığı, bu durumuyla ayırt etme gücünden yoksun olduğu, sürekli bakıma muhtaç olduğuna ilişkin Bakırköy Prof. Dr. Mazhar Osman Ruh ve Sinir Hastalıkları E. A. Hastanesi Başhekimliği'nce düzenlenen 21/12/2010 tarihli raporun bulunduğu, adı geçen borçlunun Lüleburgaz Sulh Hukuk Mahkemesi'nin 19/01/2011 tarihli kararı ile kısıtlanarak kendisine vasi tayin edildiği anlaşılmıştır.Hukuki işlemlerde tarafların fiil ehliyeti kamu düzenine ilişkin olup, bu hususun mahkemece re'sen dikkate alınması zorunludur.O halde mahkemece, vesayet davasında alman Bakırköy Prof. Dr. Mazhar Osman Ruh ve Sinir Hastalıkları E. A. Hastanesi Başhekimliği'ne ait 21/12/2010 tarihli rapor ile varsa dosyaya sunulan diğer tedavi evrakının. Adli Tıp Kurumu Başkanlığı'na veya tam teşekküllü bir devlet hastanesine gönderilerek, avalist konumunda olan borçlu Sabri Boyacı'nın takip dayanağı bonoların tanzim tarihi itibariyle fiil ehliyetinin bulunup bulunmadığı belirlenerek sonucuna göre karar verilmesi gerekirken eksik inceleme ile yazılı şekilde hüküm tesisi isabetsizdir.SONUÇ : Borçlu vasisi F.. Ö..'ın temyiz itirazlarının kısmen kabulü ile mahkeme kararının yukarıda yazılı nedenlerle İİK'nun 366. ve HUMK’nun 428. maddeleri uyarınca (BOZULMASINA), peşin alınan harcın istek halinde iadesine, ilamın tebliğinden itibaren 10 gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 28/05/2014 gününde oybirliğiyle karar verildi.