Anasayfa /
İçtihat /
Yargıtay Karar No : 15310 - Karar Yıl 2012 / Esas No : 12429 - Esas Yıl 2012
MAHKEMESİ: Küçükçekmece 2. İcra Hukuk MahkemesiTARİHİ: 01/03/2011NUMARASI: 2011/256-2011/229Yukarıda tarih ve numarası yazılı mahkeme kararının bozulmasını mutazammın 14.12.2011 tarih, 2011/10543-28724 sayılı daire ilamının müddeti içinde tashihen tetkiki alacaklı tarafından istenmesi üzerine bu işle ilgili dosya mahallinden daireye gönderilmiş olup, dava dosyası için Tetkik Hakimi tarafından düzenlenen rapor dinlendikten ve dosya içerisindeki tüm belgeler okunup incelendikten sonra işin gereği görüşülüp düşünüldü :Küçükçekmece 2. İcra Hukuk Mahkemesi'nin 01.03.2011 tarih ve 2011/256 E.¬2011/229 K. sayılı kararının alacaklı vekilince temyizi üzerine Dairemizin 14.12.2011 tarih ve 2011/10543 E, 2011/28724 K. sayılı ilamı ile temyiz itirazlarının kabulüne, mahkeme kararının bozulmasına karar verilmiştir. Alacaklı vekili 26.01.2012 havale tarihli dilekçesi ile, bozma kararının usul ve yasaya uygun olmakla birlikte maddi hata sonucu Bursa 2. Asliye Ticaret mahkemesine ait başka bir dosya ile ilgili ihtilafı çözen gerekçesinin bozma ilamına yazıldığını, bu nedenle bu maddi hatanın düzeItilerek müvekkilinin dosyasına uygun gerekçenin yazılmasını talep etmiştir. İncelenen tetkik hakimi notlarından söz konusu mahkeme kararının bozulmasına karar verildiği, bu kararın da notlara ekli olduğu ancak, bilgisayara yazımı safhasında maddi hataya dayalı olarak somut olaya uygun düşmeyen başka bir dosyaya ait gerekçenin yazıldığı anlaşıldığından bu maddi hatanın bozma ilamındaki; "Alacaklı tarafından borçlu hakkında çeke dayalı olarak kambiyo senetlerine mahsus haciz yolu ile başlatılan icra takibinin kesinleşmesinden sonra oluşan zamanaşımı nedeniyle borçlu tarafından İİK.nun 71 ve 33-a maddeleri uyarınca icra mahkemesinden icranın geri bırakılmasına karar verilmesinin istendiği anlaşılmaktadır. Takip dayanağı belge kambiyo senedi niteliğinde çek olduğundan olaya TTK.nun 726 ve 730. maddesi göndermesi ile 662 ve 663. maddelerinin uygulanması gerekir. Borçlar Kanunu'nun 133. maddesine nazaran daha özel nitelikte bulunan ve T.T.K.'nun 730/18. maddesi gereğince çekler hakkında da uygulanması gereken aynı Kanunun 662. maddesi zamanaşımının hangi sebeplerle kesileceğini sınırlı bir şekilde açıklamıştır. Bu sebeplerden biri de dava açılmasıdır. Anılan maddede mücerret dava açılmasından söz edilmekte olup, bu davanın kimin tarafından açılacak bir dava olduğu hususunda bir açıklık bulunmamaktadır. Ancak borçlu tarafından açılacak davada alacaklı durumundaki davalının itirazını def'i yolu ile ileri sürdüğü cihetle borçlu tarafından alacaklı aleyhine açılan menti tespit davasının da bu nedenle zamanaşımını kesmesi gerekir. Nitekim Yargıtay HGK.nun 20.01.1996 tarih 1996/12-654 esas 1996/805 karar sayılı kararı ile de aynı ilke kabul edilmiştir. Somut olayda borçlu tarafından 18.03.2010 tarihinde Bursa 2. Asliye Ticaret Mahkemesi'ne 2004/654 Esas, 2007/178 Karar sayılı menfi tespit davası açıldığı ve 17.12.2010 tarihinde davanın reddine karar verildiği görülmüştür. Bu davanın açıldığı tarihe kadar da zamanaşımının gerçekleşmediği anlaşılmıştır. Menfi tespit davası zamanaşımını keseceğinden ve kararın kesinleşme tarihine kadar zamanaşımı işlemeyeceğinden mahkemece borçlu isteminin reddi yerine kabulü isabetsizdir." şeklindeki bölümün ilam metninden tamamen çıkartılarak yerine;"Alacaklı tarafından borçlu hakkında çeke dayalı olarak kambiyo senetlerine mahsus haciz yolu ile başlatılan icra takibinin kesinleşmesinden sonra oluşan zamanaşımı nedeniyle borçlu tarafından İİK'nun 71 ve 33-a maddeleri uyarınca icra mahkemesinden icranın geri bırakılmasına karar verilmesinin istendiği anlaşılmaktadır. Takip dayanağı belge kambiyo senedi niteliğinde çek olduğundan olaya TTK.nun 726 ve 730. maddesi göndermesi ile 662 ve 663. maddelerinin uygulanması gerekir. Borçlar Kanunu'nun 133. maddesine nazaran daha özel nitelikte bulunan ve T.T.K.'nun 730/18. maddesi gereğince çekler hakkında da uygulanması gereken aynı Kanunun 662. maddesi zamanaşımının hangi sebeplerle kesileceğini sınırlı bir şekilde açıklamıştır. Bu sebeplerden biri de dava açılmasıdır. Anılan maddede mücerret dava açılmasından söz edilmekte olup, bu davanın kimin tarafından açılacak bir dava olduğu hususunda bir açıklık bulunmamaktadır. Ancak borçlu tarafından açılacak davada alacaklı durumundaki davalının itirazını defi yolu ile ileri sürdüğü cihetIe borçlu tarafından alacaklı aleyhine açılan menfi tespit davasının da bu nedenle zamanaşımını kesmesi gerekir. Nitekim Yargıtay HGK.nun 20.01.1996 tarih 1996/12-654 esas 1996/805 karar sayılı kararı ile de aynı ilke kabul edilmiştir. Somut olayda borçlu tarafından 18.03.2010 tarihinde Bakırköy 6. Asliye Ticaret Mahkemesi'ne 2010/500 Esas, 2010/676 Karar sayılı menfi tespit davası açıldığı ve 17.12.2010 tarihinde davanın reddine karar verildiği görülmüştür. Bu davanın açıldığı tarihe kadar da zamanaşımının gerçekleşmediği anlaşılmıştır. Menfi tespit davası zamanaşımını keseceğinden ve kararın kesinleşme tarihine kadar zamanaşımı işlemeyeceğinden mahkemece borçlu isteminin reddi yerine kabulü isabetsizdir." şeklinde yazılmasına, Dairemiz ilamının bu şekilde düzeltilmesine karar vermek gerekmiştir. SONUÇ : Alacaklının karar düzeltme isteminin kabulü ile Dairemizin 14.12.2011 tarih ve 2011/10543 E., 2011/28724 K. sayılı bozma ilamının kaldırılmasına, yukarıda belirtilen ve düzeltilen gerekçe ile mahkeme kararının İİK'nun 366 ve HUMK’nun 428. maddeleri uyarınca (BOZULMASINA), 04/05/2012 gününde oybirliğiyle karar verildi.