Anasayfa /
İçtihat /
Yargıtay Karar No : 15245 - Karar Yıl 2012 / Esas No : 28054 - Esas Yıl 2011
MAHKEMESİ: İstanbul 10. İcra Hukuk MahkemesiTARİHİ: 15/08/2011NUMARASI: 2011/690-2011/973Yukarıda tarih ve numarası yazılı mahkeme kararının müddeti içinde temyizen tetkiki şikayetçi tarafından istenmesi üzerine bu işle ilgili dosya mahallinden daireye gönderilmiş olup, dava dosyası için Tetkik Hakimi tarafından düzenlenen rapor dinlendikten ve dosya içerisindeki tüm belgeler okunup incelendikten sonra işin gereği görüşülüp düşünüldü :Şikayetçinin icra mahkemesine başvurusu, ortaklardan birinin şahsi borcundan dolayı adi ortaklığa ait araçların üzerine üç farklı takip dosyasından konulan hacizlerin kaldırılmasına ilişkindir. Mahkemece iki şirketin adına kayıtlı araçlara borçlunun payına düşen kısım için haciz konulmasında yanlışlık olmadığı gerekçesi ile talebin reddine karar verildiği anlaşılmıştır.B.K.nun 534. maddesi hükmüne göre; adi ortaklığın iktisap ettiği veya şirkete devredilen şeyler, alacaklar, mallar, haklar, ayni haklar şirket sözleşmesinde kabul edilen kurallara uygun olarak şirketin müşterek malı olur. Şerikler bu mallar üzerinde M.K.nun 629. maddesi gereğince iştirak halinde mülkiyet hükümlerine göre malik olurlar. Ancak iştirak halinin tek istisnası burada ortaklardan birisi payını başkasına temlik edebilir. Ancak bu paya malik olan üçüncü kişi şirketi idare etmek, denetimde bulunmak hakkına sahip olmaz.B.K.nun 522-523. maddeleri gereğince adi ortaklıkta her ortak şirketin karına iştirak hakkına sahip olduğundan ortağın kişisel alacaklıları borçlu ortağın şirketteki kar payını İİK.nun 89. maddesine göre haczettirebilirler. Ayrıca adi ortaklığın tasfiye edilmesi halinde borçluya isabet edecek tasfiye payının da haczi mümkün bulunmaktadır. Bir diğer anlatımla, bir ortağın alacaklıları haklarını ancak o şerikin tasfiyedeki payı üzerinde kullanabilirler, ne var ki şirket sözleşmesinde bu kuralın aksi de kararlaştırılabilir. Açıklanan bu hükümlere aykırı olarak adi ortaklığın malları üzerine haciz konulması halinde bu husus ortaklardan her biri tarafından şikayet konusu yapılabilir. Somut olayda adi ortaklığın Ankara 35. Noterliğinin 18.05.2007 tarih 13864 yevmiye numaralı noter senedi ile kurulduğu, her üç takip dosyasından 19.08.2010 tarihinde alacaklının borçlu adına kayıtlı araçlar üstüne haciz konulmasını talep ettiği ve araçların üzerine haciz konduğu, ancak takip dosyası fotokopileri içinde hangi araçların üzerine haciz konulduğuna dair bilgi ve belge olmadığı, şikayetçinin dava dilekçesi ekinde sunduğu ruhsat fotokopilerinden hacizlerin kaldırılması istenen araçlardan 06 BN 5355, 06 BN 1148 ve 06 BN 2942 plakalı araçların sadece şikayetçi adına kayıtlı olduğu, diğerlerinin şikayetçi ile takip borçlusu adına kayıtlı olduğu görülmektedir. O halde mahkemece yapılacak iş öncelikle şikayetin mahiyetine göre usulüne uygun duruşma açılarak şikayet dilekçesindeki araçların kimin adına kayıtlı olduğu ve adi ortaklığa ait mal olup olmadığı hususunda araşırma yapıldıktan sonra, adi ortaklığa ait olduğu tespit edilen araçlar üzerindeki haczin yukarıda açıklandığı üzere kaldırılması gerekirken yazılı şekilde eksik inceleme ile hüküm tesisi isabetsizdirÖte yandan şikayete konu takip dosyaları incelendiğinde, İstanbul 12. İcra Müdürlüğünün 2010/14885 ve 14886 sayılı takip dosyasının alacaklısı B.B.M.S.Ltd. Şti olduğu, yine aynı icra müdürlüğünün 2010/16911 sayılı takip dosyasının alacaklısının B.M S..ve Tic A.Ş. Olduğu, şikayet dilekçesinde hasım olarak sadece B..M. S..ve Tic. A.Ş'nin gösterildiği, mahkemece sadece bu hasıma tebligat çıkarılarak karar verildiği anlaşılmıştır. İİK’nun 16. maddesine dayalı şikayet, Medeni Usul Hukuku anlamında bir dava olmayıp hasmın yanlış gösterilmesi veya hiç gösterilmemiş olması esasa etkili olmayıp hasma tebligatla şikayetin sonuçlandırılması gerekir. Mahkemece diğer takip alacaklısı olan B. B.M.S.Ltd. Şti'ne de tebligat çıkarılarak davaya katılımı sağlandıktan sonra şikayetin sonuçlandırılması gerekirken yapılmayarak karar verilmesi doğru görülmemiştir.SONUÇ : Şikayetçinin temyiz itirazlarının kabulü ile mahkeme kararının yukarıda yazılı nedenlerle İİK 366 ve HUMK’nun 428. maddeleri uyarınca (BOZULMASINA), 04/05/2012 gününde oybirliğiyle karar verildi.