Anasayfa / İçtihat / Yargıtay Karar No : 1523 - Karar Yıl 2012 / Esas No : 30037 - Esas Yıl 2011





MAHKEMESİ: Adana 1. İcra Hukuk MahkemesiTARİHİ: 10/12/2010NUMARASI: 2010/431-2010/1241Yukarıda tarih ve numarası yazılı mahkeme kararının bozulmasını mutazammın 27.09.2011 tarih, 2011/1529 Esas, 2011/16848 Karar sayılı daire ilamının müddeti içinde tashihen tetkiki alacaklı tarafından istenmesi üzerine bu işle ilgili dosya mahallinden daireye gönderilmiş olmakla okundu ve gereği görüşülüp düşünüldü :Alacaklı banka tarafından asıl borçlu ve ipotek veren malik hakkında hesap kat ihtarı, ipotek belgesi ve genel kredi sözleşmesine dayalı olarak ipoteğin paraya çevrilmesi yolu ile ilamlı icra takibinde bulunulmuştur.Borçlular tarafından mahkemeye yapılan başvuruda, "ipotek veren borçluya hesap kat ihtarının usule uygun biçimde tebliğ edilmediği, borcun muaccel hale gelmediği ve talep edilen miktar kadar borcun bulunmadığı, faiz oran ve miktarının kanuna aykırı talep edildiği" belirtilerek takibin iptali istenmiştir. Mahkemece; "borçlulara gönderilen ihtarnamenin usule uygun tebliğ edildiği, borcun muaccel olduğu, Genel Kredi Sözleşmesi'nin 5. maddesi uyarınca faiz oranlarının yerinde bulunduğu gerekçesiyle itiraz ve şikayetlerin reddine, alacak tutarının %40'ı oranında inkar tazminatının alacaklıya ödenmesine" karar verilmiş, iş bu karar borçlular tarafından temyiz edilmiştir.Dairemizce her ne kadar "... takip konusu yapılan sözleşmenin tüketici kredisi olduğu, alacağın varlığı ve miktarının 4077 Sayılı Tüketicinin Korunması Hakkında Kanun kapsamında yargılama yapılmasını zorunlu kıldığından takibin iptaline karar verilmesi gerektiğinden" bahisle mahkeme kararı bozulmuş ise de, takip konusu edilen Genel Kredi Sözleşmesinin Tüketici Kredisi Kapsamında olmadığı anlaşıldığından alacaklı vekilinin bu yöne ilişkin karar düzeltme isteminin kabulü gerekmiştir.İİK'nun 150/ı maddesinde, "Borçlu cari hesap veya kısa, orta, uzun vadeli kredi şeklinde işleyen nakdi veya gayrinakdi bir krediyi kullandıran tarafın ibraz ettiği ipotek akit tablosu kayıtsız ve şartsız bir para borcu ikrarını ihtiva etmese dahi, krediyi kullandıran taraf, krediyi kullanan tarafa ait cari hesabın kesilmesine veya kısa, orta, uzun vadeli kredi hesabının muaccel kılınmasına ilişkin hesap özetinin veya gayrinakdi kredinin ödenmiş olması nedeniyle tazmin talebinin veya borcun ödenmesine ilişkin ihtarın noter aracılığıyla krediyi kullanan tarafa kredi sözleşmesinde yazılı ya da ipotek akit tablosunda belirtilen adrese gönderilmek suretiyle tebliğ edildiğini veya 68/b maddesi gereğince tebliğ edilmiş sayıldığını gösteren noterden tasdikli bir sureti icra müdürüne ibraz ederse icra müdürü 149. madde uyarınca işlem yapar. Şu kadar ki, krediyi kullanan tarafın hesap özetine ve borcun ödenmesine ilişkin ihtara ya da gayrinakdi kredi nedeniyle tazmin talebine, kendisine tebliğ edildiği veya 68/b maddesi gereğince tebliğ edilmiş sayıldığı tarihten itibaren sekiz gün içinde noter aracılığıyla itiraz etmiş olduğunu ispat etmek suretiyle icra mahkemesine, şikayette bulunmak hakkı saklıdır. Bu takdirde krediyi kullandıran taraf alacağını 68/bmaddesi çerçevesinde diğer belgelerle ispatlayabiliyorsa, krediyi kullanan tarafın şikayeti reddedilir. İcra mahkemesinde yapılan inceleme sırasında, borçlu, borcun sona erdiğine veya ertelendiğine ilişkin resmi veya imzası ikrar edilmiş bir belge sunmadıkça takibin durdurulmasına karar verilemez. Hesap özetinin, tazmin talebinin veya ihtarın ipotekli taşınmaz maliki üçüncü kişiye tebliğ edilmesi veya tebliğ edilmiş sayılması Türk Medeni Kanunu'nun 887. maddesinde öngörülen ödeme istemi yerine geçer." düzenlemesi mevcuttur. Somut olayda, noter aracılığıyla gönderilen hesap özetinin, borçlu Taşkın'a 05.11.2009 tarihinde, ipotek veren borçlu ipotek adresinde 25.03.2010 tarihinde tebliğ edildiği, borçluların hesap özetine 8 günlük süre içinde itiraz etmedikleri anlaşılmıştır. Bu durumda Adana 3. Noterliğinin 03.11.2009 tarih ve 25248 nolu ihtarnamesinde bahsedilen asıl alacak miktarı kesinleşmiştir. Ancak borçlular itirazlarında işlemiş faiz oranı ve miktarına da karşı çıkmışlardır. Bu durumda icra mahkemesince İİK'nun 150/ı maddesinde yer alan esaslar gözetilerek, borçlulara tebliğ olunan ve itirazsız kesinleşen borç miktarının, ihtarnamenin tebliğ tarihinden takip tarihine kadar işleyecek akdi ve temerrüt faizinin, konusunda uzman bir bilirkişiden rapor alınarak hesaplanması gerekmektedir. Mahkemece bu yönde bir inceleme yapılmaksızın eksik inceleme ile yazılı şekilde sonuca gidilmesi isabetsizdir.Öte yandan, ipoteğin paraya çevrilmesi yolu ile başlatılan takip ilamlı icra takibi olup yasada öngörülmediği halde borçluların icra inkar tazminatı ile sorumlu tutulmaları da doğru değildir.SONUÇ : Alacaklının karar düzeltme isteminin kabulüne, Dairemizin 27.09.2011 tarih ve 2011/1529-16848 K. sayılı bozma ilamının kaldırılmasına, mahkeme kararının yukarıda yazılı nedenlerle İİK 366 ve HUMK’nun 428. maddeleri uyarınca (BOZULMASINA), 24/01/2012 gününde oybirliğiyle karar verildi.