Anasayfa / İçtihat / Yargıtay Karar No : 14955 - Karar Yıl 2014 / Esas No : 13335 - Esas Yıl 2014





MAHKEMESİ : Tokat Sulh Hukuk MahkemesiTARİHİ : 27/03/2014NUMARASI : 2014/315-2014/401Yukarıda tarih ve numarası yazılı mahkeme kararının müddeti içinde temyizen tetkiki ihale alıcısı hissedarlar tarafından istenmesi üzerine bu işle ilgili dosya mahallinden daireye gönderilmiş olup, dava dosyası için Tetkik Hakimi tarafından düzenlenen rapor dinlendikten ve dosya içerisindeki tüm belgeler okunup incelendikten sonra işin gereği görüşülüp düşünüldü:Şikayetçi hissedar tarafından icra mahkemesine yapılan başvuruda, 28.02.2014 tarihinde yapılan 1355 ada 10 parsel numaralı taşınmaz ihalesinin feshi talep edilmiş, mahkemece şikayetin kabulü ile ihalenin feshine karar verilmiştir.7201 sayılı Tebligat Kanunu’nun 32. maddesi gereğince tebliğ işlemi, usulüne aykırı yapılmış olsa bile muhatap tebliğden haberdar olmuş ise; tebliğ işlemi geçersiz olmayıp muhatabın usulsüz tebliği öğrendiği tarih tebliğ tarihi kabul edilir. Bu nedenle borçluya satış ilanı tebliği usulsüz olsa bile, borçlu satış gününden makul süre önce satışı öğrenmiş ise, öğrendiği tarih kendisine satış ilanı tebliğ edilen tarih kabul edilmelidir. Böyle bir durumda salt tebliğ işleminin usulsüz olduğu gerekçesi ile ihalenin feshi yoluna gidilemez.Somut olayda, şikayetçi hissedar İ.. Ç.. vekilinin, 14.02.2014 tarihinde Tokat Sulh Hukuk Mahkemesi'nin 2014/212-238 sayılı dosyası ile satışın durdurulması talebinde bulunduğu görülmektedir. Buna göre; şikayetçi hissedara yapılan satış ilanı tebliğ işlemi, usulsüz olsa dahi, şikayetçi 14.02.2014 tarihinde ve satıştan makul süre önce satışı öğrendiğinden satış ilanının 14.02.2014 tarihinde şikayetçiye tebliğ edildiğinin kabulü gerekir. Bu durumda, şikayetçiye satış ilanı tebliğ işleminin usulüne uygun yapılmaması nedeni ile ihalenin feshine karar verilemeyeceği açıktır. Öte yandan, kıymet takdirine ilişkin eksikliklerin ihalenin feshi sebebi olarak ileri sürülebilmesi için süresinde icra mahkemesine itiraz edilmiş olması zorunludur. Somut olayda olduğu gibi şikayetçiye yapılan kıymet takdiri tebliğ işleminin usulsüz olduğu kabul edilse bile, şikayetçi 14.02.2014 tarihinde ve satıştan makul süre önce kıymet takdirini öğrendiği halde yasal 7 günlük süre içerisinde kıymet takdirine itiraz etmemiş ve kıymet takdiri kesinleşmiştir.Belirtilen durum karşısında, kıymet takdiri tebliğ işleminin usulsüz olması ihalenin feshi sebebi olarak ileri sürülemeyeceği gibi kıymet takdirine ilişkin nedenlerle ihalenin feshi yoluna da gidilemez.Diğer taraftan, satış yerinin ''Tokat Adliye Sarayı girişindeki koridor'' olduğuna ilişkin düzeltmenin İİK.'nun 126/1. maddesi hükmüne uygun ilan edildiği anlaşılmakta olup; anılan yasal düzenleme uyarınca bu düzeltme ilanının ilgililere ayrıca tebliğ edilmesi gerekmemektedir.Hal böyle olunca, mahkemece, açıklanan nedenlerle ve başkaca fesih sebebi de bulunmadığı göz önünde bulundurularak ihalenin feshi isteminin reddine karar verilmesi gerekirken; şikayetin kabulü yönünde hüküm tesisi isabetsizdir.SONUÇ :İhale alıcısı hissedarların temyiz itirazlarının kabulü ile mahkeme kararının yukarıda yazılı nedenlerle İİK'nun 366 ve HUMK'nun 428. maddeleri uyarınca (BOZULMASINA), peşin alınan harcın istek halinde iadesine, ilamın tebliğinden itibaren 10 gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 26.05.2014 gününde oybirliğiyle karar verildi.