Kanun Detayı

Anasayfa / İçtihat / Yargıtay Karar No : 14954 - Karar Yıl 2014 / Esas No : 12864 - Esas Yıl 2014





MAHKEMESİ : Adana 1. İcra Hukuk MahkemesiTARİHİ : 05/11/2013NUMARASI : 2013/440-2013/691Yukarıda tarih ve numarası yazılı mahkeme kararının müddeti içinde temyizen tetkiki alacaklı tarafından istenmesi üzerine bu işle ilgili dosya mahallinden daireye gönderilmiş olup, dava dosyası için Tetkik Hakimi tarafından düzenlenen rapor dinlendikten ve dosya içerisindeki tüm belgeler okunup incelendikten sonra işin gereği görüşülüp düşünüldü :Sair temyiz itirazları yerinde değil ise de;Alacaklı tarafından, bonoya dayalı olarak kambiyo senetlerine özgü haciz yoluyla takip başlatıldığı, örnek 10 ödeme emrinin tebliği üzerine borçluların İcra Mahkemesi'ne başvurarak alacaklıya borçlarının 5.916,00 TL olduğunu, borcun 28.525,90 TL'lik kısmını banka havalesi ile ve 240,00 TL'lik kısmını da bilet iadesi yaparak ödediklerini belirterek 28.765,90 TL'lik kısmına itiraz ettikleri anlaşılmaktadır.İİK'nun 169/a-1 maddesi gereğince borçlu, icra mahkemesinde, borcun olmadığını veya itfa yahut imhal edildiğini resmi veya imzası ikrar edilmiş bir belge ile ispat ettiği takdirde mahkemece itirazın kabulüne karar verilir. Anılan maddenin 6. fıkrasında da; “Borçlunun itirazının icra mahkemesince esasa ilişkin nedenlerle kabulü halinde kötüniyeti veya ağır kusuru bulunan alacaklı, takip konusu alacağın yüzde yirmisinden aşağı olmamak üzere…tazminata mahkum edilir” hükmüne yer verilmiştir.Somut olayda, borçlu tarafından borcun 240,00 TL'lik kısmının bilet iadesi yapılarak ödendiği ileri sürülmüşse de;borçlu iddiasını İİK'nun 169/a-1. maddesinde sayılan belgelerden biri ile ispatlayamadığı gibi alacaklının da bu yönde bir kabulü bulunmamaktadır. Bu durumda, mahkemece, borçlunun borcun 240,00 TL'lik kısmına yönelik itfa itirazının reddine karar verilmesi gerekirken; kabulü yönünde hüküm kurulması isabetsizdir.Öte yandan, takip başladığı anda borçlu tarafından henüz alacaklıya yapılmış bir ödeme bulunmadığı anlaşılmakta olup; bu halde, alacaklı kötüniyetli veya ağır kusurlu olarak kabul edilemeyeceğinden borçlu lehine tazminata hükmedilmesi doğru değildir. Diğer taraftan, İİK'nun 169/a maddesinde borçlunun isteminin kabulü veya reddi durumunda para cezasına hükmedileceğine ilişkin bir düzenleme olmamasına rağmen, alacaklı aleyhine para cezasına hükmedilmesi de isabetsizdir. Kabule göre de, İİK'nun 169-a/5. madde hükmü uyarınca, takibin ödenen kısım yönünden durdurulması yerine iptaline karar verilmesi doğru değildir.SONUÇ : Alacaklının temyiz itirazlarının kısmen kabulü ile mahkeme kararının yukarıda yazılı nedenlerle İİK'nun 366. ve HUMK’nun 428. maddeleri uyarınca (BOZULMASINA), peşin alınan harcın istek halinde iadesine, ilamın tebliğinden itibaren 10 gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 26/05/2014 gününde oybirliğiyle karar verildi.