Anasayfa / İçtihat / Yargıtay Karar No : 1485 - Karar Yıl 2014 / Esas No : 35287 - Esas Yıl 2013





MAHKEMESİ : Fethiye İcra Hukuk MahkemesiTARİHİ : 28/10/2013NUMARASI : 2013/448-2013/633 Yukarıda tarih ve numarası yazılı mahkeme kararının müddeti içinde temyizen tetkiki şikayetçi tarafından istenmesi üzerine bu işle ilgili dosya mahallinden daireye gönderilmiş olup, dava dosyası için Tetkik Hakimi .. tarafından düzenlenen rapor dinlendikten ve dosya içerisindeki tüm belgeler okunup incelendikten sonra işin gereği görüşülüp düşünüldü: Şikayetçi idarenin icra mahkemesine başvurusu, kendisine İİK'nun 89. maddesi uyarınca tebliğ edilen birinci, ikinci ve üçüncü haciz ihbarnamelerinin tebliğ işlemlerinin usulsüzlüğüne ve idareye ait hesapların haczedilemeyeceğine ilişkin olduğu,mahkemece usulsüz tebligat nedeniyle haciz ihbarnamelerinin tebliğ tarihinin düzeltilmesi talep edilmediği, banka hesapları için yazılan haciz yazısında ise haczedilemeyecek paraların ayrık tutulduğu gerekçeleriyle istemin reddine karar verildiği anlaşılmaktadır. 6100 Sayılı HMK'nun 33. maddesi uyarınca hukuki tavsif hakime aittir. Borçlunun müracaatı açıkça haciz ihbarnamelerinin usulsüz tebliğ edildiğine ilişkin olup tebliğ tarihinin düzeltilmesinin istenmemesi sonuca etkili değildir. Zira usule aykırı tebliğin hükmü 7201 Sayılı Tebligat Kanunu'nun 32.maddesinde ve Tebligat Yönetmeliği'nin 53.maddesinde düzenlenmiş; tebliğ usulüne aykırı yapılmış olsa bile, muhatap tebliğe muttali olmuş ise geçerli sayılıp, muhatabın beyan ettiği tarihin tebliğ tarihi olarak kabul edileceği belirtildiğinden usulsüz tebligat şikayetinde Tebligat Kanunu'nun 32. maddesi uyarınca inceleme yapılacağından mahkemece 6100 Sayılı HMK.nun 33.maddesi uyarınca hukuki tavsif hakime ait olduğu kuralı göz ardı edilmek suretiyle istemin tebliğ tarihini düzeltilmesi talebin içermediği gerekçesiyle reddi isabetsizdir. Mahkemece yapılacak iş şikayetçinin haciz ihbarnamelerinin kendisine usulsüz tebliğ edildiğine yönelik şikayetinin esasının incelenerek oluşacak sonuca göre bir karar vermekten ibarettir. Kabule göre de; belediyeye ait bir paranın haczedilmezliği ancak fiili durumunun tespiti ile belirlenmelidir. Bu konuda ispat yükü ise borçluya düşmektedir. Bir diğer anlatımla, haczedilen paraların vergi, resim, harç geliri olduğunu ya da fiilen kamu hizmetinde kullanıldığını borçlu belediye ispatlamalıdır. 5393 Sayılı Belediye Kanunu'nun 15/son maddesinde; "Belediyenin kamu hizmetinde fiilen kullanılan malları ile, belediye tarafından tahsil edilen vergi, resim, harç gelirleri haczedilemez." düzenlemesine yer verilmiştir. Bu maddeye göre belediyenin haczedilmezlik şikayetinin kabul edilebilmesi için mahcuzların kamu hizmetinde fiilen kullanılması zorunludur. Yine hesapta ki haczi kabil olmayan paralar ile haczi mümkün olan paraları karıştırmak suretiyle havuz hesabı oluşturulup oluşturulmadığı araştırılmalı, havuz hesabının oluşturulduğunun tespiti halinde şikayetin reddine karar verilmelidir. Bu durumda, mahkemece, haczedilen banka hesabı ile ilgili kayıtlar ve hesap ekstresi bankadan getirtilmeden ve belediyeden haczedilen hesaptaki paraların nitelikleri ayrıntılı olarak sorulup tespit edilmeden, gerektiğinde defter ve kayıtlar ile banka hesap ekstreleri üzerinde bilirkişi incelemesi yaptırılmadan karar verilmesi de isabetsizdir. SONUÇ : Şikayetçinin temyiz itirazlarının kısmen kabulü ile mahkeme kararının yukarıda yazılı nedenlerle İİK'nun 366 ve HUMK’nun 428. maddeleri uyarınca (BOZULMASINA), peşin alınan harcın istek halinde iadesine, ilamın tebliğinden itibaren 10 gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 23/01/2014 gününde oybirliğiyle karar verildi.