Anasayfa /
İçtihat /
Yargıtay Karar No : 14694 - Karar Yıl 2013 / Esas No : 4498 - Esas Yıl 2013
MAHKEMESİ: Kayseri 2. İcra Hukuk MahkemesiTARİHİ: 31/12/2012NUMARASI: 2012/870-2012/1024Yukarıda tarih ve numarası yazılı mahkeme kararının müddeti içinde temyizen tetkiki borçlu tarafından istenmesi üzerine bu işle ilgili dosya mahallinden daireye gönderilmiş olup, dava dosyası için Tetkik Hakimi tarafından düzenlenen rapor dinlendikten ve dosya içerisindeki tüm belgeler okunup incelendikten sonra işin gereği görüşülüp düşünüldü :Borçlu, icra mahkemesine başvurusunda akıl hastalığı nedeniyle medeni hakları kullanma ehliyetinin bulunmadığını ileri sürdüğü anlaşılmıştır. TMK. 9. madde hükmüne göre fiil ehliyetine sahip olan kimse, kendi fiilleriyle hak edinebilir ve borç altına girebilir. 10. madde hükmüne göre ayırt etme gücüne sahip ve kısıtlı olmayan her ergin kişinin fiil ehliyeti vardır. 13.madde hükmüne göre yaşının küçüklüğü yüzünden veya akıl hastalığı, akıl zayıflığı, sarhoşluk ya da bunlara benzer sebeplerden biriyle akla uygun biçimde davranma yeteneğinden yoksun olmayan herkes, bu Kanuna göre ayırt etme gücüne sahiptir. 14.madde hükmüne göre Ayırt etme gücü bulunmayanların, küçüklerin ve kısıtlıların fiil ehliyeti yoktur.15.madde hükmüne göre Kanunda gösterilen ayrık durumlar saklı kalmak üzere, ayırt etme gücü bulunmayan kimsenin fiilleri hukuki sonuç doğurmaz. 16.madde hükmüne göre ayırt etme gücüne sahip küçükler ve kısıtlılar, yasal temsilcilerinin rızası olmadıkça, kendi işlemleriyle borç altına giremezler. Akıl hastalığı yahut akıl zayıflığı gibi sebeplerden biri ile makul surette hareket etmek iktidarından mahrum bulunanlar, başka bir deyimle tam ehliyetsiz olanların yaptıkları hukuki işlemler kanuni mümessilleri tarafından onaylanmadıkça geçersizdir. 11.6.1941 gün 1941/4-21 sayılı İçtihadı Birleştirme Kararının sonuç bölümünde ayırt etme gücünden yoksun olan kişilerin tasarruflarının geçersiz olduğu açıkça vurgulanmıştır.Yine TMK'.nun 403. maddesine göre “Vasi, vesayet altındaki küçüğün veya kısıtlının kişiliği ve malvarlığı ile ilgili bütün menfaatlerini korumak ve hukuki işlemlerde onu temsil etmekle yükümlüdür.”Hukuki işlemlerde tarafların fiil ehliyeti kamu düzenine ilişkin olduğu için mahkeme tarafından re'sen gözönüne alınmak zorundadır. Bu durumda TMK.'nun 403 ve devamı maddeleri uyarınca bu borçlu hakkında yargılamaya devam edilebilmesi için mahkemece muteriz borçluya vasi tayini gerekip gerekmediği, gerekiyorsa vasi tayin edilmesi için sulh mahkemesine ihbarda bulunulması ve sonucuna göre hüküm tesisi gerekirken bu husus araştırılmaksızın yargılamaya devam edilmesi doğru değildir.SONUÇ : Borçlunun temyiz itirazlarının kabulü ile mahkeme kararının yukarıda yazılı nedenlerle İİK 366 ve HUMK’nun 428. maddeleri uyarınca (BOZULMASINA), bozma nedenine göre sair temyiz itirazlarının incelenmesine bu aşamada yer olmadığına, ilamın tebliğinden itibaren 10 gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 16/04/2013 gününde oybirliğiyle karar verildi.