Anasayfa / İçtihat / Yargıtay Karar No : 14527 - Karar Yıl 2011 / Esas No : 32803 - Esas Yıl 2010





MAHKEMESİ: Mustafakemalpaşa İcra Hukuk MahkemesiTARİHİ: 01/10/2010NUMARASI: 2010/132-2010/193Yukarıda tarih ve numarası yazılı mahkeme kararının müddeti içinde temyizen tetkiki borçlu tarafından istenmesi üzerine bu işle ilgili dosya mahallinden daireye gönderilmiş olmakla okundu ve gereği görüşülüp düşünüldü :HUMK.nun 443/4. maddesine göre, gayrimenkulün aynına ve buna ilişkin ayni haklara, aile ve şahsın hukukuna dair hükümler kesinleşmedikçe takibe konulamaz. Bu nevi davalar sonucunda, asıl talebe bağlı olarak hükmedilen, maddi ve manevi tazminat, yargılama gideri, harç ve vekalet ücretinin, boşanma kararının eklentisi olması sebebiyle ilam kesinleşmeden takibe konu edilmesi mümkün değildir. Ancak aynı maddenin 3.fıkrası uyarınca nafaka hükümleri müstesnadır. Takibe konu yapılan Mustafakemalpaşa Asliye Hukuk Mahkemesi’nin 25.01.2010 tarih ve 2005/487 E. 2010/30 K.sayılı ilamının hüküm fıkrasının 5.bendinde alacaklı lehine aylık 150,00 YTL tedbir nafakasına hükmedildiği görülmüştür. Yukarıda açıklandığı üzere tedbir nafakasının takibe konulması için kesinleşmesine gerek olmayıp, boşanma kararının fer'isi niteliğinde olan yargılama giderlerinin ise takibe konulabilmesi için dayanak kararın kesinleşmesi zorunlu bulunmaktadır. Somut olayda yapılan takipte, hükmedilen nafaka, yargılama gideri, harç ve vekalet ücretine ilişkin alacak kalemleri talep edilmiş olup, anılan ilamın kesinleştiğine dair şerh mevcut değildir.İlamların infaz edilecek kısmı hüküm bölümü olup dar yetkili icra mahkemesi bunu yorum yoluyla genişletemez (HGK’nun 08.10.1997 tarih ve 1997/12-517 E. 1997/776 K). Takip dayanağı ilamda hükmedilen tedbir nafakasının başlangıç tarihi belirtilmemiş olduğundan anılan nafakanın karar tarihinden itibaren istenmesi mümkündür. Ayrıca yukarıda açıklandığı üzere ilam kesinleşmediğinden yargılama gideri, harç ve vekalet ücretine ilişkin kısmı da takibe konu edilemez. Mahkemece anılan hususlar yönünden inceleme yapılarak sonucuna göre karar verilmesi gerekirken yazılı gerekçelerle istemin reddi isabetsizdir.Öte yandan, borçlu hakkında İİK’nun 33. ve müteakip maddelerinde itirazın reddi veya kabulü halinde icra inkar tazminatına hükmedileceğine ilişkin yasal bir düzenleme bulunmadığı halde mahkemece istemi reddedilen borçlu aleyhine icra inkar tazminatına hükmedilmesi de doğru görülmemiştir.SONUÇ : Borçlunun temyiz itirazlarının kabulü ile mahkeme kararının yukarıda yazılı nedenlerle İİK 366 ve HUMK’nun 428. maddeleri uyarınca (BOZULMASINA), 05/07/2011 gününde oybirliğiyle karar verildi.