MAHKEMESİ: İstanbul 15. İcra Hukuk MahkemesiTARİHİ: 29/05/2012NUMARASI: 2010/1291-2012/687Yukarıda tarih ve numarası yazılı mahkeme kararının onanmasını mutazammın 27.12.2012 tarih, 22744/40511 sayılı daire ilamının müddeti içinde tashihen tetkiki alacaklı tarafından istenmesi üzerine bu işle ilgili dosya mahallinden daireye gönderilmiş olup, dava dosyası için Tetkik Hakimi tarafından düzenlenen rapor dinlendikten ve dosya içerisindeki tüm belgeler okunup incelendikten sonra işin gereği görüşülüp düşünüldü :Alacaklı tarafından 21/01/2010 keşide tarihli çeklere dayalı olarak kambiyo senetlerine mahsus haciz yoluyla icra takibi başlatıldığı, borçlu şirket vekilinin icra mahkemesine başvurusunda şirket kaşesi üzerinde atılan ..............dışındaki imzanın yetkili İsmet Karaali ve ........... ait olmadığını, sahte ve yetkisiz imzalarla şirketin borçlu gösterildiğini ileri sürdüğü, mahkemece Ticaret Sicil belgelerine göre borçlu şirketi ..... ......,..........., ..... ve ............ temsil ettiği, belli miktarı geçen senet ve çekleri üçünün veya en az ikisinin müşterek olarak imzalaması gerektiği, bilirkişi raporlarına göre çeklerdeki imzalardan birinin .....veya ...... ait olduğunun tespit edilemediği, bu durumda çeklerden dolayı imzasını inkar etmeyen ................. nin şahsen sorumlu olduğu gerekçeleriyle imza itirazının kabulü ile takibin iptaline karar verildiği anlaşılmıştır.TTKnun 321. maddesi gereğince; şirketin temsil usulü, ana mukavelede özel temsil şartlarının kabul edilmiş olup olmamasına göre değişir. Kanunun emredici kurallarına uymak koşulu ile temsil usul ve şartları ana sözleşmede düzenlenebilir. Bu nedenle; temsil usulünü kanuni temsil usulü ve ana sözleşmeye göre temsil usulü başlığı altında incelemek gerekirse; a) Kanuni temsil usulü; TTK'nun 321/3.maddesi hükmüne göre, kanuni temsil usulünde temsile selahiyetli olanlardan ikisinin imzası temsil için yeterli olup, kanuni temsil usulünde en az iki kişinin birlikte hareket etmesi şartı ile şirketi temsile yetkili bulunan bütün idare meclisi üyelerinin temsilci sıfatı ile ticaret siciline tescili gerekli ise de, tescil işlemi temsil işleminin geçerlilik şartı değildir. b) Ana sözleşmeye göre temsil usulü; TTK'nun 317.ve 321.maddelerinde düzenlenen kanuni temsil usulü emredici nitelikte bulunmadığından, ana sözleşmede kanuni temsil usulünden farklı bir temsil usulü düzenlenebilir. Şirket ana sözleşmesindeki hükme dayanılarak temsil işlerinin tek bir üyeye veya ikiden fazla üyeye veya daha fazla üye ile murahhas üyenin yahut genel müdürün veya genel müdürle bir yahut daha fazla üyenin veya bir üye bir müdür, murahhas üye ile ticari vekillerin müşterek irade beyanına da bırakılması mümkündür (TTK. 321/2). Birlikte imza ve irade beyanı şartı ile temsil yetkisinin şube veya şebekelere yahut merkez veya merkezle bir veya daha fazla şubeye hasredilerek bir sınırlama ile yetinilebilir. Bu temsil yetkisinin sınırlanmasının iyi niyetli üçüncü şahısları bağlaması açısından tescil ve ilanı gereklidir. Temsil yetkisi sınırlamalarını, iç muamelelerinde kabul eden, fakat tescil ve ilan işlemini yaptıramamış bulanan şirketin, birlikte temsil veya şube ve merkez işlemlerine hasredilmiş temsil yetkilerine uygun olarak yapılan temsil işlemlerinden, şirket ve iyi niyetli olmayan üçüncü kişiler de sorumludur. Öte yandan, TTK'nun 321/2.maddesi hükmü gereğince, temsil yetkisi sınırlamaları daha çok iş kolu veya miktar ayrımına göre yapılmış ise, ayrıca tescil ve ilan edilmiş olsa dahi iyi niyetli üçüncü kişiler açısından bir hüküm ifade etmez. Bir başka anlatımla, şirketin iç meselesi olarak miktarla ilgili sınırlamalar da iyi niyetli üçüncü kişilere karşı geçersizdir. Durumun tescil ve ilan edilmiş olması da, sınırlamanın iyi niyetli üçüncü kişiler yönünden geçersizliğine engel değildir (Ord. Prof. Dr. Halil Arslanlı - Prof. Dr. Hayri Domaniç, Türk Ticaret Kanunu Şerhi, III.cilt, s.666, Temel Yayınları, İstanbul- 1989). Somut olayda takip konusu çeklerin tanzim tarihi 21/01/2010 olup anılan tarihlerdeki yetkilileri gösteren 25/12/2009 tarihli Ticaret Sicil Gazetesinin incelenmesinde; birinci derece imza yetkilileri ............,.................,......................, ................., ...... ve ........ olup, ........., ...., ........................ ikinci derece imza yetkilisi oldukları, .................’ nin ise hiç yetkisinin bulunmadığı, birinci derece yetkililer .......... ile ............... atacakları imzalar ile 50.000,00 TL' yi aşan her türlü senet ve çeklerin imzalanması için şirketi temsil ve ilzama yetkili kılındıkları anlaşılmıştır. Bu yöndeki temsil sınırlaması bir iç mesele olup ticaret sicilinde yayımlansa bile miktarla ilgili sınırlama olmakla iyi niyetli üçüncü kişileri bağlamaz. Her ne kadar itiraz dilekçesinde borçlu şirket yetkilisi olarak iki yetkili .... ve ....... ismi bildirilerek imzaya itiraz edilmişse de bu belirtmenin atılan imzaların bunlara ait imzaların takliden atıldığı düşüncesiyle yaptığı anlaşılmaktadır. Yetkililerden sadece ikisinin isminin belirtilerek itiraz edilmiş olması imzaların diğer yetkililere ait olduğunun kabul edildiği sonucunu doğurmaz. O halde mahkemece, itiraz edilen imzanın yukarıda isimleri yazılı diğer şirket yetkililerine ait olup olmadığı yönünde inceleme yapılarak oluşacak sonuca göre bir karar verilmesi gerekirken eksik inceleme ile yazılı şekilde hüküm tesisi isabetsiz olup kararın bu sebeple bozulması gerekirken onandığı anlaşıldığından karar düzeltme isteminin kabulü gerekmiştir. SONUÇ :Alacaklının karar düzeltme isteminin kısmen kabulü ile Dairemizin 27/12/2012 tarih ve 2012/ 22744 E. - 2012/ 40511 K. sayılı onama kararının kaldırılmasına, mahkeme kararının yukarıda yazılı nedenlerle İİK 366 ve HUMK’nun 428. maddeleri uyarınca (BOZULMASINA), 15/04/2013 gününde oybirliğiyle karar verildi.