Kanun Detayı

Anasayfa / İçtihat / Yargıtay Karar No : 14231 - Karar Yıl 2014 / Esas No : 11663 - Esas Yıl 2014





MAHKEMESİ : Ankara 4. İcra Hukuk MahkemesiTARİHİ : 18/03/2014NUMARASI : 2013/248-2014/394Yukarıda tarih ve numarası yazılı mahkeme kararının müddeti içinde temyizen tetkiki alacaklı tarafından istenmesi üzerine bu işle ilgili dosya mahallinden daireye gönderilmiş olup, dava dosyası için Tetkik Hakimi tarafından düzenlenen rapor dinlendikten ve dosya içerisindeki tüm belgeler okunup incelendikten sonra işin gereği görüşülüp düşünüldü:Şikayetçiler vekili, Borçlar Kanunu'nun 584. maddesi uyarınca eşinin rızasını almadan borçlunun kefil olması nedeniyle takibin iptalini istemiş, mahkemece şikayetin kabulüne karar verilmiştir. Şikayetçilerin başvurusu, bu hali ile İİK.nun 16. maddesine dayalı bir şikayet olup, yasanın emredici kuralına aykırı olarak yapıldığı iddia edilen işleme ilişkin olduğundan süresizdir. 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu'nun 584/1. maddesine göre; “Eşlerden biri mahkemece verilmiş bir ayrılık kararı olmadıkça veya yasal olarak ayrı yaşama hakkı doğmadıkça, ancak diğerinin yazılı rızasıyla kefil olabilir; bu rızanın sözleşmenin kurulmasından önce ya da en geç kurulması anında verilmiş olması şarttır.”6102 Sayılı TTK'nun 818/1-g maddesi göndermesi ile çekler hakkında da uygulanan aynı kanunun 702/1. maddesine göre; “Aval veren kişi, kimin için taahhüt altına girmişse aynen onun gibi sorumlu olur.”Aval ile kefaleti birbirinden ayırmak gereklidir. Kefalet, fer'i nitelikte olmasına karşın, aval bağımsız ve aslî bir nitelik taşır. Aval veren, lehine aval verilenin ileri sürebileceği ve senedin şekline ilişkin olanlardan başka geçersizlik sebeplerini def'i veya itiraz olarak alacaklıya karşı ileri süremez. Oysa kefil, asıl borçluya ait kişisel def'ilerden yararlanabilir. Kefaletin, mutlaka asıl borç senedi üzerinde gösterilmesine lüzum olmadığı halde, aval şerhinin mutlaka poliçe, bono, çek veya alonj üzerine yazılması gerekir. Çek üzerine "kefil" ibaresi konsa dahi bu, aval olarak nitelendirilir ve aval veren, çekin diğer borçlusu ile birlikte müteselsilen sorumlu olur (TTK.702). TTK.nun 818/1-k. maddesi göndermesi ile çekler hakkında da uygulanan aynı kanunun 724. maddesi hükmü gereğince kambiyo senetlerinde müteselsil borçluluk esası olduğundan, bu tür senetlerde imzası olan herkes, hamile karşı müteselsilen sorumludur. Bu açıklamalar doğrultusunda Türk Ticaret Kanunu'nda özel hükümler olması nedeniyle kambiyo senetlerinde TBK'nun 584. ve 603. maddeleri uygulanamaz. O halde, mahkemece yukarıda açıklanan nedenlerle şikayetin reddine karar verilmesi gerekirken, istemin kabulü yönünde hüküm tesisi isabetsizdir. SONUÇ : Alacaklının temyiz itirazlarının kabulü ile mahkeme kararının yukarıda yazılı nedenlerle İİK 366 ve HUMK’nun 428. maddeleri uyarınca (BOZULMASINA), peşin alınan harcın istek halinde iadesine, ilamın tebliğinden itibaren 10 gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 13.05.2014 gününde oybirliğiyle karar verildi.