Anasayfa / İçtihat / Yargıtay Karar No : 14041 - Karar Yıl 2014 / Esas No : 12441 - Esas Yıl 2014





MAHKEMESİ : Ankara 3. İcra Hukuk MahkemesiTARİHİ : 27/03/2014NUMARASI : 2014/2-2014/254Yukarıda tarih ve numarası yazılı mahkeme kararının müddeti içinde temyizen tetkiki borçlu tarafından istenmesi üzerine bu işle ilgili dosya mahallinden daireye gönderilmiş olup, dava dosyası için Tetkik Hakimi tarafından düzenlenen rapor dinlendikten ve dosya içerisindeki tüm belgeler okunup incelendikten sonra işin gereği görüşülüp düşünüldü:Alacaklı tarafından çeke dayalı olarak başlatılan kambiyo senetlerine mahsus haciz yolu ile icra takibine karşı keşideci borçlunun icra mahkemesine yaptığı başvuruda, takibe dayanak çekin keşide tarihinin tahrif edilerek üzerine paraf imza atıldığını, bu düzeltmenin ve paraf imzanın kendisine ait olmadığını, çekin bu haliyle kambiyo senedi vasfını kaybettiğini ileri sürerek takibin iptali isteğinde bulunduğu anlaşılmaktadır.HMK.'nun 207. maddesi hükmü gereğince senetteki düzeltmelerin borçlu (keşideci) tarafından paraf edilmesi gereklidir. Yani, senette mevcut olan çıkıntı veya senet metni altındaki kazıntı ve silinti ayrıca tasdik edilmemiş ise; inkâr halinde yok hükmündedir. Bu nedenle, senet üzerinde yapılan değişikliklerin geçerli olabilmesi için, düzenleyen tarafından imza veya paraf edilmek suretiyle onaylanması gerekir. İmzaya veya paraf imzasına itiraz halinde ise, mahkemece, yöntemince imza incelemesi yapılmalıdır. Düzeltmenin onaylı olmaması veya imzanın keşideciye ait olmadığının anlaşılması halinde, düzeltme yok hükmünde olup, senedin düzeltme öncesi durumuna göre değerlendirme yapılır. Borçlunun söz konusu itirazları sabit olduğu takdirde; çekin TTK.'nun 796. ve 808. maddelerinde (Eski TTK.'nun 708. ve 720.maddeleri) öngörülen yasal süreden sonra ibraz edildiği sonucuna varılacak ve İİK.'nun 170/a-2. maddesi uyarınca takibin iptaline karar verilebilecektir.Çekin keşide tarihinde tahrifat yapıldığı ve paraf imzasının da sahte olduğu yönündeki itirazlar, çözümü özel ve teknik bilgiyi gerektirdiğinden HMK.'nun 266.maddesi uyarınca bilirkişi incelemesi ile sonuçlandırılmalıdır. Çek keşideci tarafından düzenlenmiş olduğundan, çek üzerindeki çıkıntı ve değişikliklerin keşideci tarafından paraf edilmesi gerekir.Somut olayda,mahkemece, takibe dayanak çek üzerinde yaptırılan inceleme sonucunda bilirkişi tarafından düzenlenen 26.03.2014 havale tarihli raporda; keşideci borçlunun mukayese yazı ve rakam örneklerinin mevcut olmaması nedeniyle paraf imzasının keşideciye ait olup olmadığı yönünde müspet veya menfi yönde herhangi bir kanaat beyanında bulunulabilmesinin mümkün olmadığının ve söz konusu eksikliklerin giderilerek dosyanın tekrar tevdi edilmesi halinde yeniden yapılacak inceleme ile kanaat beyan edileceğinin bildirildiği görülmektedir. Bu durumda, mahkemece, hükme esas alınan bilirkişi raporunda, uyuşmazlık konusu olan çekin keşide tarihi üzerindeki paraf imzasının keşideciye ait olup olmadığı hususunda inceleme yapılmadığı sabit olup; anılan rapor bu hali ile hüküm kurmaya elverişli olmadığı gibi mahkemenin, sözü edilen rapora dayanarak çekin keşide tarihindeki paraf imzanın borçluya ait olduğu yönündeki kabulünün de somut olaya uygun düşmediği ve yanılgılı olduğu açıktır.O halde, mahkemece, bilirkişi raporunda değinilen eksiklerin giderilmesinden sonra yöntemince bilirkişi incelemesi yaptırılarak, çekte düzeltilen keşide tarihi üzerindeki paraf imzasının keşideci yerinde mevcut keşideci imzası ile aynı el ürünü olup olmadığı belirlenerek sonucuna göre bir karar verilmesi gerekirken; yanılgılı değerlendirme ve eksik inceleme ile yazılı şekilde hüküm tesisi isabetsizdir. SONUÇ : Borçlunun temyiz itirazlarının kabulü ile mahkeme kararının yukarıda yazılı nedenlerle İİK 366 ve HUMK’nun 428. maddeleri uyarınca (BOZULMASINA), peşin alınan harcın istek halinde iadesine, ilamın tebliğinden itibaren 10 gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 12.05.2014 gününde oybirliğiyle karar verildi.