Anasayfa / İçtihat / Yargıtay Karar No : 1396 - Karar Yıl 2011 / Esas No : 21551 - Esas Yıl 2010





MAHKEMESİ: İstanbul 5. İcra Hukuk MahkemesiTARİHİ: 21/02/2008NUMARASI: 2007/194-2008/109Yukarıda tarih ve numarası yazılı mahkeme kararının müddeti içinde temyizen tetkiki borçlu vekili tarafından istenmesi üzerine bu işle ilgili dosya mahallinden daireye gönderilmiş olmakla okundu ve gereği görüşülüp düşünüldü :Borçlu şirket vekili çekteki ciro imzasının şirkete ait olmadığını, çeki şirket adına ciro eden B. İ ’nin imzasının şirketi bağlamayacağını ileri sürerek itiraz etmiştir.Alacaklı vekili , Ankara 44. Noterliğinin 20.10.2005 tarihli 22059 yevmiye nolu vekaletnamesini ibraz ederek, ciro imzasının vekaleten B.İ tarafından atıldığını ileri sürmüştür.Anılan vekaletnamenin incelenmesinde, kambiyo taahhüdünde bulunma ve çek keşide ve ciro etme yetkisini içermediği tesbit edilmiştir.Borçlar Kanununun 388.maddesi gereğince vekilin kambiyo taahhüdünde bulunabilmesi için özel yetkiyi haiz olması gerektiği gibi ticari vekilin böyle bir taahhüt altına girmesi de aynı Kanunun 453.maddesinde özel yetkinin bulunması koşuluna bağlanmıştır. Ancak, Borçlar Kanununun 450.maddesine göre ticari mümessil böyle bir özel yetkisi olmadan kambiyo taahhütlerinde bulunabilir. Somut olayda, takip dayanağı çekin borçlunun vekil tayin ettiği B. İ tarafından vekaleten ciro edildiği çekişmesizdir. Ancak anılan vekaletnamenin açıklanan kapsamına göre ticari işletmesini temsilen ihalelere girme ve ihalelerle ilgili işlemlerinin yapılabilmesi vs. amacıyla verilmiş dar kapsamlı bir vekaletname olduğu anlaşılmaktadır. Bu nedenle vekil ticari mümessil olarak nitelendirilemez. Ayrıca vekile özel olarak çek keşide ve ciro etme yetkisi de verilmediğine göre mahkemece itirazın kabulü yerine yazılı gerekçe ile reddine karar verilmesi isabetsizdir.SONUÇ : Borçlu vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile mahkeme kararının yukarıda yazılı nedenlerle İİK 366 ve HUMK’nun 428. maddeleri uyarınca (BOZULMASINA), 22/02/2011 gününde oybirliğiyle karar verildi.