Anasayfa /
İçtihat /
Yargıtay Karar No : 1396 - Karar Yıl 2009 / Esas No : 21587 - Esas Yıl 2008
MAHKEMESİ: Kilis İcra Hukuk MahkemesiTARİHİ: 21/02/2008NUMARASI: 2007/54-2008/14Yukarıda tarih ve numarası yazılı mahkeme kararının müddeti içinde temyizen tetkiki alacaklı vekili tarafından istenmesi üzerine bu işle ilgili dosya mahallinden daireye gönderilmiş olmakla okundu ve gereği görüşülüp düşünüldü :Borçlunun mahkemeye başvurusu, şikayete konu Kilis Tapu Sicil Müdürlüğünde kayıtlı . ada . parsel sayılı taşınmazın 9.8.2007 tarihinde yapılan ihalenin feshine yöneliktir. 19.9.2007 tarihinde harçlandırılan şikayet dilekçesinde borçlu vekilin; müvekkiline yapılan tebligatların usule uygun tebliğ edilmediği iddiasında bulunmuş, mahkemece satış ilan tebligatının usulsüzlüğü nedeniyle şikayetin kabulüyle ihalenin feshine karar verilmiştir.Somut olayda; takip, ipoteğin paraya çevrilmesine mahsus ilamlı icra yoluyla başlatılmıştır. Borçlunun takibe konu edilen 20.3.2006 tarih, 1048 yevmiye numaralı ipotek belgesinde bildirdiği (İ. mahallesi,...sok.N0:.. Kilis) adrese gönderilen Adana 3. Noterliğinin 22.1.2007 tarih,01885 yevmiye numaralı hesap kat ihtarı ve 16 numaralı icra emri bizzat borçluya (26.1.2007 ve 24.4.2007 tarihlerinde) kıymet takdiri raporu ile gayrimenkulunun satışına ilişkin satış ilanları ise (yine aynı adreste); "Aynı konutta devamlı ikamet ettiğini beyan eden ve reşit oğlu Y. Ö." imzasına (24.5.2007 ve 20.6.2007 tarihlerinde) tebliğ olunmuştur.HGK.nun 22.11.2000 tarih ve 2000/12-1684 sayılı kararında da benimsendiği üzere, 7201 sayılı Tebligat kanununun 16. Ve Tebligat Tüzüğünün 22. Maddelerinde; kendisine tebligat yapılacak şahıs adresinde bulunmadığı takdirde tebliğ, kendisi ile birlikte oturan ailesi efradından veya hizmetçilerinden birine yapılır. Bu durumda muhatabın adreste bulunmama sebebinin araştırılacağına ve tevziat saatinden sonra adrese döneceğinin saptanması halinde tebliğ işleminin tamamlanabileceğine dair anılan maddelerde Tüzüğün 21. Maddesindekine benzer bir hüküm bulunmamaktadır. Mahkeme gerekçesinde yer verilen ve muhatabın adresten geçici olarak ayrılması halinde uygulanması gerekli olan 7201 sayılı Kanunun 20. Maddesinin somut olayla ilgisi yoktur.7201 sayılı Kanunun 16. Maddesine göre muhatap adına ikamet adresinde yapılacak tebligatın geçerli olabilmesi için tebligat yapılan şahsın muhatapla birlikte aynı konutta oturması da zorunludur. Tebligat kanunu ve Tebligat Tüzüğü, teblig belgesindeki işlemin aksinin iddia edilmesi halinde bunun tahkik şeklini ve yöntemini göstermemiştir. O halde Hakim, hem somut olayın özelliğini, cereyan şeklini, gerekçekleşen maddi olgular en ufakayrıntılarına kadar gözönünde bulundurulup iddiayı tahkik etmelidir. Dairemizin süregelen yerleşmiş uygulaması, HGK'nun 7.4.1982 tarih ve 1377-337 sayılı kararında öngörülen yukarıdaki ilkeye uygun biçimde devam etmektedir. Somut olayda borçlu tebligat yapıldığı belirtilen kişi ile aynı konutta ikamet etmediğini iddia ettiğine göre ve bu maddi olgunun aksi her türlü delille ispat edileceğinden, borçludan bu yönde delilleri sorulup gerekli araştırma- inceleme yapılmadan yazılı biçimde hüküm kurulması doğru değildir.Mahkemece, yukarıda belirtilen ilkeler doğrultusunda borçluya yapılan tebligatın usule uygun olup olmadığı belirlenmeli ve oluşacak duruma göre sonuca gidilmesi gerekirken somut olaya uygun düşmeyecek gerekçeyle yazılı şekilde hüküm tesisi isabetsizdir.SONUÇ : Alacaklı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile mahkeme kararının yukarıda yazılı nedenlerle İ.İ.K. 366 ve H.U.M.K.’nun 428. maddeleri uyarınca (BOZULMASINA), 26.01.2009 gününde oybirliğiyle karar verildi.