Anasayfa / İçtihat / Yargıtay Karar No : 1390 - Karar Yıl 2009 / Esas No : 21597 - Esas Yıl 2008





MAHKEMESİ: İzmir 5. İcra Hukuk MahkemesiTARİHİ: 10/06/2008NUMARASI: 2007/1499-2008/441Yukarıda tarih ve numarası yazılı mahkeme kararının müddeti içinde temyizen tetkiki taraf vekilleri tarafından istenmesi üzerine bu işle ilgili dosya mahallinden daireye gönderilmiş olmakla okundu ve gereği görüşülüp düşünüldü :1-Tarafların iddia ve savunmalarına, dosya içeriğindeki bilgi ve belgelere ve kararın gerekçesine göre borçlu vekilinin temyiz itirazlarının REDDİNE, 2-Alacaklı vekilinin temyiz itirazlarının incelenmesinde;TTK.nun 690.maddesi göndermesiyle bonolarda da uygulanması gereken TTK.nun 592.maddesi uyarınca açık bono düzenlenmesi mümkündür. Bu tür bono düzenlenirken veya tamamen doldurulmamış bir bono tedavüle çıkarken anlaşmalara aykırı olarak doldurulduğu yazılı belge ile ispat olunmadığı sürece, bono üzerinde yazılı olan rakam, yazı, tanzim ve vade tarihi geçerliliği ve varlığını korur. Bu nedenledir ki, senet üzerinde yazılı olan vade tarihinin gerçeği yansıtmadığı iddiası mahkemede dinlenemez. Somut olayda, 3.1.2005 tanzim ve 14.7.2005 vade tarihli bononun taşıdığı tarihlerin aksine bir vade ve tanzim tarihinin olduğu iddiası açıklanan biçimde kanıtlanmadığından yerinde değildir. Bu husus Mahkemece de kabul edilmiştir. Hamil muayyen bir günde ödenmesi gereken poliçeyi (bonoyu) bu tarihte ve bu tarihi takip eden iki iş günü içinde ibraz edebilir.(Pr. Dr. Fırat Özten Kıy. Evr. Huk. S:674) Gerçekten TTK.nun 615/4.maddesi gereği bononun vadesi muayyen bir gün olarak tesbit olunması halinde, bonoyu tanzim eden keşideci borçlu ödeme zamanında senedin kimin elinde olduğunu bilemeyeceğinden senet hamili TTK.nun 620.maddesi gereği ödenmek üzere bonuyu keşideciye ibraza mecburdur. Bononun vadesinde keşideciye (tanzim edene) ibrazı ile borçlu mütemerrit olur. Senedin vadesinde anılan kanun gereği ibraz olunmadığı ahvalde, keşideci borçlu TTK.nun 624.maddesi gereği masraf ve hasar hamile ait olmak üzere bono bedelini notere tevdi ederek borçtan kurtulur. Bu gereği yerine getirmeyen keşideci bononun vadesinde senedin ödenmek üzere kendisine ibraz olunmadığı, vadenin sonradan gerçeğe aykırı olarak doldurulduğuna ilişkin iddiası merciide tartışma konusu yapılamaz. Bonoyu düzenleyen keşideci o bononun asli borçlusu olarak bonoda yazılı borcun tamamını ödemek zorundadır. TTK.nun 614.maddesi gereği bonoda kefilde aval veren konumunda olup, hamile karşı borcun tamamından keşideci gibi sorumludur. İbrazında ödenmeyen bononun borçlusu mütemeri olacağından hamilin müracaat borçlularına başvurabilme hakkı doğar.... Ne varki bu hakkında kullanılması için TTK.nun 626.maddesindeki süre ve sartlarda senet keşidecisinin protesto edilmesi zorunludur. Aksi halde TTK.nun 642.maddesine göre hamili keşideci dışındaki müracaat borçlularına ('lehtar ve cirantalara) karşı sahip olduğu müracaat hakkını kaybeder. Ancak bu durum keşideci ve kefilin sorumluluğunu ortadan kaldırmaz. Süresinde ibraz olunup da ödenmeyen bononun hamili TTK.nun 637/11.maddesine göre temerrüt tarihi olan vadeden itibaren faiz talep edebilir. Kecidecinin temerrüde düşmesi için TTK.nun 620.maddesindeki koşulun yerine getirilmesi yeterli olup, ayrıca protesto edilmesi borçtan sorumluluğu açısından yersizdir. Yine temerrüt tarihinden itibaren faiz istenebilceği de tartışmasızdır. Nitekim 11.12.1997 tarih 17/29 sayılı İBK.da da adi senet vadesinin olması halinde faizin vade tarihinden itibaren istenebileceği kabul edilmiştir. Somut olayda takip alacaklısı bono lehtarı olup, keşideci ve kefil takip edildiğinden 14.7.2005 vade tarihinden itibaren TTK.nun 637/11.maddesi gereği ve HGKnun 26.4.1995 gün ve 1995/171-413 sayılı kararı doğrultusunda 3095 Sayılı Kanunun 2/3 maddesinde öngörülen reeskont faizi talep etmesinde yasaya uymayan bir neden yoktur. O nedenle TTK.nun 642.maddesinin uygulanma yeri yoktur. (HGKnun 22.3.2000 tarih ve 2000/12-706/181 sayılı kararı)O halde, borçlunun faize ilişkin itirazı dosyada alınan bilirkişi raporuna göre sonuca bağlanması gerekirken Mahkemece yazılı gerekçeyle "faiz yönünden takibin kaldırılması isteminin kabulüne, takibin iptaline" şeklinde hüküm tesisi isabetsizdIr. SONUÇ :Alacaklı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile mahkeme kararının yukarıda 2 numaralı bentte yazılı nedenlerle alacaklı taraf yararına İİK.366. ve HUMK.428. maddeleri uyarınca (BOZULMASINA), 26/01/2009 gününde oybirliğiyle karar verildi.