Kanun Detayı

Anasayfa / İçtihat / Yargıtay Karar No : 13612 - Karar Yıl 2014 / Esas No : 11316 - Esas Yıl 2014





MAHKEMESİ : İstanbul 4. İcra Hukuk MahkemesiTARİHİ : 05/12/2013NUMARASI : 2013/736-2013/858Yukarıda tarih ve numarası yazılı mahkeme kararının müddeti içinde temyizen tetkiki alacaklı tarafından istenmesi üzerine bu işle ilgili dosya mahallinden daireye gönderilmiş olup, dava dosyası için Tetkik Hakimi tarafından düzenlenen rapor dinlendikten ve dosya içerisindeki tüm belgeler okunup incelendikten sonra işin gereği görüşülüp düşünüldü :Mahkemece, itirazın kaldırılması isteğinin kabulüne ilişkin verilen kararın, Dairemizin 27/05/2013 tarih ve 2013/11548-19356 sayılı ilamıyla, borçlulardan lehtar O.. D..'ın çek tazminatından sorumlu olmadığına değinilmek suretiyle bozulduğu, mahkemece, bozma ilamından sonra yapılan yargılama sonucunda; borçlular aleyhine %20 oranında tazminata karar verildiği, bozma öncesi verilen kararda ise bu oranın %40 olarak uygulandığı görülmüştür.04.02.1959 gün ve 1957/13-E. 1959//5 K. sayılı Yargıtay İçtihadı Birleştirme Kararında “Temyiz merciince bir kararın bozulması ve mahkemenin bozma kararına uyması halinde, bozulan kararın bozma sebeplerinin şümulü dışında kalmış cihetlerinin kesinleşmiş sayılması, davaların uzamasını önlemek maksadıyla kabul edilmiş çok önemli bir usulü hükümdür. Bir cihetin bozma kararının şümulü dışında kalması da iki şekilde olabilir. Ya o cihet, açıkça bir temyiz sebebi olarak ileri sürülmüş fakat dairece itiraz reddedilmiştir; yahut da onu hedef tutan bir temyiz itirazı ileri sürülmemiş olmasına rağmen dosyanın Temyiz Dairesince incelendiği sırada dosyada bulunan yazılardan onun bir bozma sebebi sayılması mümkün bulunduğu halde o cihet dairece bozma sebebi sayılmamıştır. Her iki halde de o konunun bozma sebebi sayılmamış ve başka sebeplere dayanan bozma kararına mahkemece uyulmuş olması, taraflardan birisi lehine usulü bir müktesep hak meydana getirir ki, bu hakkı ne mahkeme, ne de Temyiz Mahkemesi halele uğratabilir. Zira umumi müktesep hakkın tanınması da amme intizamı düşüncesiyle kabul edilmiş bir esastır” denildiğinden dolayı bu ilke kamu düzenine ilişkin olup, kazanılmış hakkın mahkemece kendiliğinden dikkate alınması gerekir. Somut olayda ilk kararda alacaklı lehine %40 oranında tazminata karar verildiği ve bu hususun dairemizce bozna nedeni yapılmadığı, mahkeme tarafından da bozma kararına uyulduğu için alacaklı lehine kazanılmış hak oluştuğu ve bu oranın kesinleştiği anlaşılmıştır.O halde mahkemece, Dairemizin bozma ilamına uyulmasına rağmen kesinleşen ve alacaklı lehine kazanılmış hak oluşturan hususların yeniden inceleme konusu yapılarak farklı bir karar verilmesi, alacaklı yararına %40 tazminata hükmedilmesi gerekirken; %20 oranında tazminata hükmedilmesi isabetsizdir.SONUÇ : Alacaklının temyiz itirazlarının kabulü ile mahkeme kararının yukarıda yazılı nedenlerle İİK'nun 366. ve HUMK’nun 428. maddeleri uyarınca (BOZULMASINA), peşin alınan harcın istek halinde iadesine, ilamın tebliğinden itibaren 10 gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 08/05/2014 gününde oybirliğiyle karar verildi.