MAHKEMESİ :İcra Hukuk MahkemesiYukarıda tarih ve numarası yazılı mahkeme kararının bozulmasını mutazammın 12/01/2015 tarih, 2014/30581-2015/261 sayılı daire ilamının müddeti içinde tashihen tetkiki ihale alıcısı ve alacaklı tarafından istenmesi üzerine bu işle ilgili dosya mahallinden daireye gönderilmiş olup, dava dosyası için Tetkik Hakimi tarafından düzenlenen rapor dinlendikten ve dosya içerisindeki tüm belgeler okunup incelendikten sonra işin gereği görüşülüp düşünüldü:Alacaklı ...... tarafından borçlular aleyhine 2. derece ipoteğe dayalı olarak ipoteğin paraya çevrilmesi yoluyla başlatılan ilamlı takipte, ihale konusu taşınmazlarda 1. derece ipoteği bulunan şikayetçi 3. Kişi vekili kıymet takdiri raporu ve satış ilanı tebligatının usulsüz olduğunu ileri sürerek ....numaralı, taşınmazların ihalelerinin feshine karar verilmesinin istendiği, mahkemece istemin reddine karar verildiği anlaşılmaktadır.Taşınmaz rehni 743 sayılı Türk Medeni Kanunun 765.ve devamı (4721 sayılı Türk Medeni Kanunun 850 ve devamı) maddelerinde düzenlenmiştir.Kanunun 765.maddesinde taşınmaz rehninin ipotek veya ipotekli borç senedi ve irat senedi şeklinde kurulabileceği, başka herhangi bir şekilde kurulamayacağı açıkça ifade edilmiştir. Bu ifadeden de anlaşılacağı üzere ipotek taşınmaz rehninin bir türüdür ve bir borcun ödenmesinin taşınmazla teminat altına alınması hukuki ilişkisine dayanır. İpotek, taşınmaza taalluk eden haklardandır. Birden fazla taşınmazın bir alacağın teminine tahsis edilmesi mümkündür.Bu durum toplu rehin kurulması veya rehin yükünün paylaştırılması yoluyla sağlanabilir.Konuyla ilgili, 743 Sayılı Türk Medeni Kanunun 770 (4721 sk.855) maddesinde; "Birden ziyade gayrimenkule ayrı malike veya müştereken ve müteselsilen borçlu olan kimselere ait olduğu taktirde aynı alacak için rehin edilebilir. Aynı alacak için birden ziyade gayrimenkul üzerinde rehin tesis edilen diğer bütün hallerde gayrimenkullerden her biri bu alacağın muayyen bir hissesi için takyit edilmek iktiza eder. Hilafına mukaveli olmadıkça teminatın tevzii, muhtelif gayrimenkullerin kıymeti ile mütenasip lazım gelir"denilmektedir.Uygulama ve öğretide yer alan tanımlamaya göre bir tek alacak için birden fazla taşınmaz üzerinde her biri alacağın tamamına teminat (güvence) teşkil etmek üzere rehin yükü taşınmazlar arasında paylaşılmadan) kurulan rehine toplu rehin (kollektif rehin - müşterek rehin, birlikte rehin=Gesaptpfand) denilmektedir. (Köprülü-sınırlı-haklar-İstanbul 1982- 1983,2.bası sh.291 vd.)Yasa metninde de açıkça ifade edildiği gibi bu rehin türü "üzerinde kurulmak istenen taşınmazlarının mülkiyetinin aynı kişiye ait olması" ya da "taşınmazların ayrı kişilerin mülkiyetinde yani taşınmazların malikleri farklı kimseler ise, bu kişilerin güvence altına alınmak istenen borçtan müteselsil olarak sorumlu bulunmaları" hallerinde kurulabilmektedir. Bu şartlar yoksa toplu rehin kurulamaz.Toplu rehinde amaç, tek bir alacağın tamamının,birden fazla taşınmaz ile teminata alınmış olup birden fazla taşınmaz üzerinde kurulu rehinler arasında hukuki bağlılık vardır ve bu bağ içerisinde alacaklının alacağın tahsil etmesi asıldır. Rehinli alacaklının teminatı ne denli fazla olursa olsun temelde alacağını ancak bir kere elde edebileceğinin de unutulmaması gerekir. Böylece rehinli taşnmazlardan birisinin paraya çevrilmesi halinde rehinli alacaklı alacağını tahsil etmişse artık diğer taşınmaz üzerindeki rehnin konusu kalmayacak ve sona erecektir. Kısacası alacaklı alacağının tutarını bir kez isteyebilir. Alacağı tümüyle karşılandığında bütün taşınmazlar hakkındaki rehin hakkının sona ermesi gerekir.743 Sayılı MK.788 (4721 sk.873.m.göre"....aynı alacak için birden fazla gayrimenkul üzerinde rehin tesis edilmiş ise alacaklı bunların aynı zamanda satılmasını talep etmeye mecburdur.Bununla beraber icra memuru ancak gerektiği kadarını satar" hükmüne yer verilmiştir. Buna göre, toplu rehin durumunda, ipotek alacaklısı alacağı gününde ödenmemişse de açıklanan yasa hükmü gereği üzerinde toplu (birlikte rehin) kurulmuş olan taşınmazların her ikisinin de aynı zamanda satılmasını talep etmek zorundadır. Bu zorunluluk alacaklının istediği taşınmazı sattırarak keyfi davranmayı önlemeye yöneliktir. (HGK.27.11.2002. T, 12-823/1020 K.)04.05.2010 tarih ve .... No’lu ipotek resmi senedinin incelenmesinde; ....arselde kayıtlı... meskenler ...i.’ne ve 2... adına kayıtlı iken adı geçenlerin .... ‘a olan borçlarının teminatını teşkil etmek üzere (65.000,00 TL) bedelle ve müşterek borçlu ve müteselsilen ... lehine bila faizle 3 yıl süreyle serbest dereceden istifade etmek üzere ipotek tesis edildiği görülmektedir.Şikayetçiye, ipoteğin devam edip etmediği, alacağın miktarı ve ipotek bedelinin altında satışa muvafakatları olup olmadığı hakkında gönderilen muhtıraya karşı şikayetçi vekilinin; söz konusu taşınmazlardan her biri için ayrı ayrı ve sırası ile .. İcra Müdürlüğü’nün 2013/1278, 1281,1284,1283,1282 ve 1289 esas sayılı dosyalarından takibe geçildiği ve her bir dosya için ayrı ayrı 65.000,00 Tl olmak üzere (faiz ve masraf hariç), alacakları olduğunu beyanla belirtilen değerlerin dışında satışa muvafakat etmedikleri bildirilmiştir. İcra Müdürlüğünce bu beyan değerlendirilerek verilen bila tarihli kararda şikayetçi tarafından yapılan bu takiplerin ilamsız icra takipleri olduğu, borçlu tarafından süresi içinde itiraz edildiği, dosya içeriklerinden 65.000,00 TL ipotek bedeli için faiz istenilmediğinin belirtildiği görülmektedir.Somut olayda, şikayetçi... lehine verilen ipoteğin resmi senette açıkça “ müşterek borçlu ve müteselsilen” tesis edildiği belirtilmektedir. Bu hali ile, ipotek resmi senedine göre aynı borçtan dolayı müşterek borçlu konumunda olan muhtelif maliklere ait 7 ayrı taşınmaz üzerinde kurulmuş olan ipoteğin (yukarıdaki genel açıklamalar ışığında) toplu rehin olarak düzenlendiği anlaşılmaktadır. Mevcut bir borç için tesis edildiği anlaşıldığından müşterek karz ipoteği (kesin borç ipoteği) niteliğindedir. 26.12.2013 tarihinde yapılan ihalede 1 no’lu taşınmazın 102.000,00 TL, 4. no’lu taşınmazın 102.000,00 TL, 16 no’lu taşınmazın170.000,00TL, 31 no’lu taşınmazın 206.000,00TL, 28 no’lu taşınmazın 140.000,00 TL ve 23 no’lu taşınmazın ise 221.000,00TL’sına satıldığı görülmektedir. Şikayetçi bunlardan sadece 16 ve 31 no’lu taşınmazların ihalesinin feshini istemektedir. Kesin borç ipoteğinde, TMK'nun 875. maddesi gereğince; alacaklı, ana paranın dışında takip masraflarını ve geçen günlerin faizlerini de isteyebilir. Ancak yukarıda işaret edilen icra müdürlüğü kararına göre faiz isteminin bulunmadığı anlaşılmaktadır. Görüldüğü gibi 16 no’lu muhammen bedeli 200.000,00 TL olan taşınmazın 170.000,00 TL ‘sına ve muhammen bedelini 275.000,00. TL olan 31 no’lu taşınmazın da 206.000,00 TL’sına satışı yapılmış olup satış bedelleri 65.000,00 TL ipotek bedelinin üzerindedir. Faiz istenmediğine göre, anılan satış bedellerinin icra masraflarını karşılayacağı düşünülmelidir. Kesin borç ipoteği lehdarı olan şikayetçiye alacağın tahsili hususunda bu ipoteğin sağladığı güvence ana para, geçmiş günler faizi ve masraftan ibaret olduğuna ve satış bedeli de faiz istenmediği için icra masraflarını her halde karşıladığına göre şikayetçinin İİK’nun 134/8 maddesinde öngörüldüğü şekli ile menfaatlerinin muhtel olduğunun ispatlandığının kabulüne imkan bulunmamaktadır. Dairemizin 2014/30581 Esas, 2015/ 261 Karar Sayılı 12.01.2015 tarihli bozma ilamında da hükme bağlandığı gibi İhalesi yapılan taşınmazda ilgili sıfatını haiz şikayetçiye satış ilanı tebligatının usulsüz tebliğ edilmesi İİK’nun 127. maddesi kapsamında Dairemizin süregelen içtihatlarına göre başlı başına ihalenin feshi sebebi kabul edilmekle beraber, bu usulsüzlük ancak ilgilisinin menfaatlerinin zarar görmüş olması halinde nazara alınacak ve değerlendirilecek bir husustur. Kaldı ki, şikayetçinin ihalenin yapıldığı gün hazırlıklı geldiği ve satışı yapılan 16 no’lu taşınmaza 105.000,00 TL pey sürdüğü, aynı gün satışı yapılan ancak hakkında ihalenin feshi istenmeyen bir diğer taşınmaza ise ( 4 No’lu taşınmaza) 70.000,00 TL pey sürdüğü, görülmekle, 16 no’lu taşınmazın satış bedelinin şikayetçi tarafından ileri sürülen peyden daha yüksek olduğu da dikkate alındığında bundan doğan bir zararının bulunmadığı sonucuna varılmaktadır.O halde mahkemece, yukarıda da belirtildiği gibi şikayetçinin ihalenin feshi isteminde bulunmasında hukuki yararı bulunmadığından işin esası incelenmeksizin şikayetin reddine karar verilmesi gerekirken işin esasının incelenerek reddine karar verilmesi isabetsiz ise de, sonuçta istemin reddine karar verildiğinden bu husus bozma nedeni yapılmaz. Ne var ki, İİK’nun 134/8 gereğince menfaatlerinin muhtel olduğunu ispat edemeyen şikayetçinin ihalenin feshi isteminin işin esasına girilmeden reddine karar verilmesi halinde para cezasına hükmolunamayacağına dair aynı kanunun 134/2. maddesi göz ardı edilerek istemi reddedilen şikayetçi aleyhine %10 para cezasına hükmedilmesi isabetsiz ve hükmün bu nedenle bozulması gerekir ise de, yapılan bu yanlışlığın giderilmesi yeniden yargılama yapılmasını zorunlu kılmadığından mahkeme kararının düzeltilerek onanması gerekirken dairemizce maddi hataya dayalı olarak bozulduğu anlaşılmakla ihale alıcısı ve alacaklının karar düzeltme isteminin kabulüne karar verilmesi gerekmiştir.SONUÇ : İhale alıcısı ve alacaklının karar düzeltme isteminin kabulü ile Dairemizin 2014/30581 Esas, 2015/ 261 Karar Sayılı 12.01.2015 tarihli bozma ilamının kaldırılmasına, .. İcra Mahkemesinin 2014/2 Esas, 2014 392 Karar Sayılı 15.07.2014 tarihli kararının hüküm bölümünde yer alan şikayetçinin para cezasına mahkum edilmesine ilişkin ikinci cümlesinin tamamının karar metninden çıkartılmasına, mahkeme kararının düzeltilen bu şekli ile İİK.nun 366. ve HUMK’nun 438. maddeleri uyarınca (ONANMASINA), 14.05.2015 gününde oybirliğiyle karar verildi.