Anasayfa / İçtihat / Yargıtay Karar No : 13571 - Karar Yıl 2010 / Esas No : 1760 - Esas Yıl 2010





MAHKEMESİ : Bakırköy 4. İcra Hukuk MahkemesiTARİHİ : 15/10/2009NUMARASI : 2008/1393-2009/1615Yukarıda tarih ve numarası yazılı mahkeme kararının müddeti içinde temyizen tetkiki borçlu vekili tarafından istenmesi üzerine bu işle ilgili dosya mahallinden daireye gönderilmiş olmakla okundu ve gereği görüşülüp düşünüldü :HUMK.nun 163 ve 159. maddeleri, mahkemeye ve taraflara belli işlemleri belli edilen sürelerde yapması için sınırlamalar getirmiştir. Bu sürelerin bir kısmı yasa metninde yer almış, bir kısmı ise hakimin taktirine bırakılmıştır. Süre tayini hakimin taktirine bırakılan hallerde yapılacak işlemin niteliğine göre makul bir süre belirlenmelidir. Hakimin verdiği ve kesin olduğunu belirttiği sürede, taraf, belirtilen işlemi mutlaka yapmalıdır. Sürenin bitiminden sonra belirtilen işlemin yapılması mümkün değildir. Şayet yapılmamış ise taraf bu konudaki hakkını kaybeder. Hakkın zayi olması gibi ağır bir müeyyideye bağlanan kesin sürenin hukuki sonuç doğurabilmesi için yapılması gereken işlemler ve nekadarlık sürede yapılacağı açık ve tam olarak belirtilmesi gerektiği gibi, bunların yapılmamasının doğuracağı sonuçların da açıklanması ve tarafların uyarılması gerekir.(HGK.nun 21.9.1983 tarih 14/3447-825 sayılı kararı)Somut olayda, borçlunun yetkiye ve borca itiraz ettiği, mahkemece, 24.03.2009 tarihli celsede 5 nolu ara kararı uyarınca “takip konusu çek aslının gönderilmesi için müzekkere yazılmasına, 9 nolu ara kararı gereğince, davacı şirkete ait ticaret sicil kayıtlarının temini bakımından müzekkere yazılmasına ve 10 nolu ara kararı uyarınca ise, davacı şirket yetkilisinin 3.kişilere çek keşide etme konusunda yetki-vekalet verip vermediği hususunun bildirilmesi yönünde bankaya müzekkere yazılmasına karar verildiği ve her bir müzekkere için ayrı ayrı 4.00 YTL posta pulunun yatırılması konusunda davacı vekiline 5 günlük kesin süre verildiği ve ihtarat yapıldığının zapta geçirildiği görülmüştür. Ancak, verilen kesin mehilde, kesin süreye riayet etmeme halinde borçlunun “bu hakkından sarfınazar etmiş sayılacağının ve borca itirazının reddedileceğinin” açıkça ihtar edilmediği, soyut bir biçimde ihtarat yapıldığının belirtilmekle yetinildiği görülmektedir. Bu durumda kesin süreye uyulmamasının doğuracağı sonuçlar açıklanmadığından, HUMK. nun 163. maddesine uygun ve geçerli bir kesin mehilden söz edilemez.Mahkemece yukarıda belirtilen kurallara uygun şekilde kesin süre verilerek sonuca gidilmesi gerekirken; yazılı gerekçe ile istemin reddine dair hüküm tesisi isabetsizdir. SONUÇ :Borçlu vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile mahkeme kararının yukarıda yazılı nedenlerle İİK.366. ve HUMK.428. maddeleri uyarınca (BOZULMASINA), 01/06/2010 gününde oybirliğiyle karar verildi.