MAHKEMESİ :İcra Hukuk MahkemesiYukarıda tarih ve numarası yazılı mahkeme kararının müddeti içinde temyizen tetkiki taraflarca istenmesi üzerine bu işle ilgili dosya mahallinden daireye gönderilmiş olup, dava dosyası için Tetkik Hakimi tarafından düzenlenen rapor dinlendikten ve dosya içerisindeki tüm belgeler okunup incelendikten sonra işin gereği görüşülüp düşünüldü:1- Alacaklının temyiz itirazlarının incelenmesinde;Tarafların iddia ve savunmalarına, dosya içeriğindeki bilgi ve belgelere ve kararın gerekçesine göre alacaklının temyiz itirazlarının reddine,2- Borçlunun temyiz itirazlarının incelenmesinde;Alacaklı tarafından bonoya dayalı olarak hakkında başlatılan kambiyo senetlerine özgü haciz yolu ile icra takibinde, örnek 10 numaralı ödeme emri tebliği üzerine borçlunun yasal süre içerisinde icra mahkemesine başvurusunda dayanak bonodaki imzanın kendisine ait olmadığını ileri sürerek imzaya itiraz ettiği, mahkemece, imza itirazının kabulü ile takibin durdurulmasına karar verildiği görülmektedir.İİK'nun 170/4. maddesi uyarınca; “İtirazın kabulüne karar verilmesi halinde, senedi takibe koymada kötü niyeti veya ağır kusuru bulunduğu takdirde alacaklıyı senede dayanan takip konusu alacağın yüzde yirmisinden aşağı olmamak üzere tazminata ve alacağın yüzde onu oranında para cezasına mahkum eder. Alacaklı genel mahkemede dava açarsa, para cezasının tahsili dava sonuna kadar tehir olunur ve bu davayı kazanırsa hakkında verilmiş olan para cezası kalkar.”Somut olayda takibe konu bono incelendiğinde, takip alacaklısının lehtar olduğu, hakkında takip yapılan borçlunun ise keşideci konumunda bulunduğu görülmektedir. Mahkemece yaptırılan bilirkişi incelemesi sonucunda, imzanın borçlunun eli ürünü olmadığı belirlendiğine göre, senet lehtarı olan alacaklı, keşideci borçlu hakkında yaptığı takipte imzanın adı geçene ait olup olmadığını bilebilecek durumda olduğundan ve dolayısıyla senedi takibe koymada en azından ağır kusurlu olduğunun kabulü gerekir.Her ne kadar mahkemece, “davacı vekili son celse tazminat talebinde bulunduğundan tazminat talebinin reddine” karar verilmiş ise de; İİK'nun 170/4. maddesine göre imzaya itirazın kabulü halinde alacaklı aleyhine tazminat ve para cezasına hükmedilmesi için talep şartı aranmaz. Kaldı ki, borçlu tarafın yargılama devam ederken tazminat talebinde bulunduğu görülmektedir.O halde, mahkemece, borçlu yararına tazminata ve ayrıca alacaklı aleyhine para cezasına hükmedilmesi gerekirken yazılı gerekçe ile istemin reddi isabetsizdir.SONUÇ : Borçlunun temyiz itirazlarının kabulü ile mahkeme kararının yukarıda (2) nolu bentte yazılı nedenlerle İİK'nun 366 ve HUMK’nun 428. maddeleri uyarınca (BOZULMASINA), peşin alınan harcın istek halinde iadesine, ilamın tebliğinden itibaren 10 gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 12.05.2015 gününde oybirliğiyle karar verildi.