MAHKEMESİ : Bakırköy 4. İcra Hukuk MahkemesiTARİHİ : 23/01/2014NUMARASI : 2013/1603-2014/46Yukarıda tarih ve numarası yazılı mahkeme kararının müddeti içinde temyizen tetkiki alacaklı tarafından istenmesi üzerine bu işle ilgili dosya mahallinden daireye gönderilmiş olup, dava dosyası için Tetkik Hakimi tarafından düzenlenen rapor dinlendikten ve dosya içerisindeki tüm belgeler okunup incelendikten sonra işin gereği görüşülüp düşünüldü:İşin niteliği bakımından temyiz tetkikatının duruşmalı olarak yapılmasına HUMK.nun 438. ve İİK.'nun 366. maddeleri hükümleri müsait bulunmadığından bu yoldaki isteğin reddi oybirliğiyle kararlaştırıldıktan sonra işin esası incelendi:Sair temyiz itirazları yerinde değil ise de ;Borçlular aleyhine genel haciz yoluyla ilamsız icra takibine başlanmış, borçluların süresinde Alman mahkemelerinin yetkili olması nedeniyle Türkiye de takip yapılamayacağını ve .. Holding AŞ. tarafından takibe konu borca mahsuben 14.01.2013 tarihinde 32.100Euro karşılığı (81.887,10TL) ödeme yapıldığını ileri sürerek yetkiye ve borca kısmi itiraz etmeleri üzerine takip durdurulmuş, alacaklı tarafından itirazın kaldırılması talebiyle icra mahkemesine başvurulmuş, mahkemece talep reddedilmiştir.Cebri icra, yetki anlaşmasının yapılamayacağı yapıldığında ise geçersiz olacağı tarafların irade ve isteklerine bağlı olarak yetkinin belirlenmesi söz konusu olmayan bir hukuk alanıdır. Borçlunun itirazının kaldırılması görevi kapsamında yer alan ve borçlunun gerçekten borçlu olup olmadığını inceleme doğrudan cebri icra (icra iflas) hukukuna ait bir faaliyettir. Cebri icraya (takip yoluna) hangi ülkede başvuruluyor ise cebri icra sadece o ülkenin cebri icra hukukuna tabidir ve o hukuk münhasıran o ülkenin cebri icra organları tarafından uygulanır. Zira cebri icra her devletin kendi ülke ve sınırları içerisinde haiz olduğu mutlak güç ve yetkilerdendir. HGK'nun 06.05.1998 tarih 1998/12-287E.,1998/325K. Sayılı kararında belirtildiği üzere "devletin kendi ülkesi üzerinde hakimiyet tasarruflarında bulunabilme iktidarının bir görünümü olduğundan münhasır (kesin) yetkilerdendir.O halde mahkemece yukarıda anlatılanlar ışığında davanın hukuksal nitelikçe cebri icra hukukundan kaynaklanmakta olduğu ve cebri icra yoluyla uygulanmasına dair yetki devletin kendi ülkesi üzerinde hakimiyet tasarruflarında bulunabilme iktidarının bir görünümü olarak münhasır (kesin) yetki olduğu kabul edilerek yetki itirazının kaldırılması talebinin kabulü ile işin esasının incelenmesi gerekir iken yazılı şekilde hüküm tesisi isabetsizdir.SONUÇ : Alacaklının temyiz itirazlarının kısmen kabulü ile mahkeme kararının yukarıda yazılı nedenlerle İİK 366 ve HUMK’nun 428. maddeleri uyarınca (BOZULMASINA), peşin alınan harcın istek halinde iadesine, ilamın tebliğinden itibaren 10 gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 06.05.2014 gününde oybirliğiyle karar verildi.