MAHKEMESİ: Üsküdar 2. İcra MahkemesiTARİHİ: 05/04/2006NUMARASI: 2005/556-208Yukarıda tarih ve numarası yazılı mahkeme kararının müddeti içinde temyizen tetkiki alacaklı vekili tarafından istenmesi üzerine bu işle ilgili dosya mahallinden daireye gönderilmiş olmakla okundu ve gereği görüşülüp düşünüldü :Alacaklı tarafından bonoya dayalı olarak kambiyo senetlerine mahsus yol ile icra takibine başlandığı, borçluya örnek 163 numaralı ödeme emri tebliği üzerine adı geçen vekilinin yasal sürede İcra mahkemesine başvurarak “senedin taşınmaz alım satımı nedeniyle ve satış bedeli karşılığı imzasız olarak verildiğini ve satış bedelinin ödendiğini” beyan ederek itiraz ettiği görülmüştür.Borçlu vekili itiraz dilekçesinde borcu kabul ederek ödeme iddiasında bulunduğuna göre artık geçerli bir imza itirazından bahsedilemeyeceğinden ödeme itirazını İİK.nun 169/a maddesinde sayılan belgelerden biri ile ispatlamalıdır.Borçlu bu nitelikte bir belge ile borca itirazını ispatlayamadığına göre Mahkemece itirazın reddine karar verilmesi gerekirken imza incelesi yapılarak takibin iptali yönünde hüküm tesisi isabetsizdir.Kabule göre de; herhangi bir belgedeki imza ve yazının atfedildiği kişiye ait olup olmadığı hususunda yapılacak bilirkişi incelemesinin, konunun uzmanınca ve yeterli teknik donanıma sahip bir laboratuar ortamında optik aletler ve o incelemenin gerektirdiği diğer cihazlar kullanılarak,grafolojik ve grafometrik yöntemlerle yapılması bu alet ve yöntemlerle gerek incelemeye konu ve gerekse karşılaştırmaya esas belgelerdeki imza ve yazının tersimi,seyir, baskı derecesi, eğim, doğrultu gibi yönlerden taşıdığı özelliklerin tam ve kuşkuya yer vermeyecek şekilde belirlenip karşılaştırılması;sonuçta, imza veya yazının atfedilen kişiye ait olup olmadığının dayanakları gösterilmiş,tarafların, mahkemenin ve Yargıtay'ın denetimine elverişli bir raporla ortaya konulması, gerektiğinde karşılaştırılan imza veya yazının hangi nedenle farklı veya aynı kişinin eli ürünü olduklarını fotoğraf yada diğer uygun görüntü teknikleriyle de desteklenmesi şarttır.Hükme esas alınan bilirkişi raporunda hangi ortamda, ne tür teknik cihazlar kullanılarak inceleme yapılıp sonuca varıldığı açıklanmamış, sadece grafolojik ve grafometrik metotların uygulandığının belirlenmesi ile yetinilmiş, ulaşılan sonucun maddi dayanakları denetime elverişli şekilde ortaya konulmamıştır.Bu nitelikteki bir bilirkişi raporuna dayalı olarak hüküm kurulamaz. (H.G.K.nun 30.5.2001 tarih ve 2001/12-246E. 2001/467K. sayılı kararı)Mahkemece yapılacak iş yukarıda açıklanan yöntem ve ilkelere uygun olarak yeniden bilirkişi incelemesi yaptırılması ve oluşacak sonuca göre bir karar verilmesidir. Eksik incelemeye ve yetersiz bilirkişi raporuna dayalı karar verilmesi doğru olmadığı gibi , İİK.nun 170/3.maddesine göre tetkik mercii aynı kanunun 68/a maddesine göre yapacağı inceleme sonunda inkar edilen imzanın borçluya ait olmadığı kanaatine varırsa itirazın kabulü birlikte takibin durdurulmasına karar verileceği ve 4.fıkra uyarınca ise senedi takibe koymada kötü niyeti veya ağır kusuru bulunduğu taktirde alacaklının takip konusu alacağın %20’sinden aşağı olmamak üzere tazminatla ve % 10 para cezası ile sorumlu tutulabileceği hüküm altına alınmıştır. Şartların oluşması halinde borçlu yararına tazminata ve para cezasına karar verir.Somut olayda, takip dayanağı çek bono lehdarın cirosu ile alacaklıya geçmiş olup keşideci borçlu ile doğrudan ilişki içinde bulunmadığının kabulü zorunludur.Bu durumda adı geçenin çeki takibe koymada ne surette kötü niyetli veya ağır kusurlu olduğu kanıtlanmadan tazminat ve para cezası ile sorumlu tutulması ve yukarıda belirtilen madde hükmüne aykırı olarak takibin durdurulması yerine iptaline karar verilmesi yasaya uygun bulunmamıştır.SONUÇ : Alacaklı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile mahkeme kararının yukarıda yazılı nedenlerle İİK 366 ve HUMK’nun 428. maddeleri uyarınca (BOZULMASINA), 20.06.2006 gününde oybirliğiyle karar verildi.