Anasayfa / İçtihat / Yargıtay Karar No : 13150 - Karar Yıl 2012 / Esas No : 28262 - Esas Yıl 2011





MAHKEMESİ: İstanbul 5. İcra Hukuk MahkemesiTARİHİ: 07/10/2010NUMARASI: 2009/3652-2010/1855Yukarıda tarih ve numarası yazılı mahkeme kararının müddeti içinde temyizen tetkiki alacaklı tarafından istenmesi üzerine bu işle ilgili dosya mahallinden daireye gönderilmiş olup, dava dosyası için Tetkik Hakimi tarafından düzenlenen rapor dinlendikten ve dosya içerisindeki tüm belgeler okunup incelendikten sonra işin gereği görüşülüp düşünüldü:Teminat mektubu veren banka ile muhatap arasındaki sözleşme garanti sözleşmesi niteliğinde olup, bankanın sorumluluğu fer’i olmayıp asıl borçtan bağımsız ve asıldır. Bu nedenledir ki, banka sadece borçluya (lehtara ait) defileri muhataba karşı ileri süremez. Teminat mektubu ile belli bir riziko garanti edilmekte ve rizikonun doğduğu, muhatap tarafından yazılı olarak bildirildiği takdirde, bu beyana itibar olunarak hiçbir araştırma yapılmadan banka ödemeyi taahhüt etmektedir. Hiçbir araştırma yapmaksızın muhataba ödeme yapma yükümlülüğü altına giren banka, lehtara bir kontrgaranti imzalatmaktadır. Uygulamadaki adı kontrgaranti olan bu belge bankanın açtığı gayri-nakdi kredi nedeniyle müşterisinden aldığı bir taahhütnamedir. Sadece lehtar (amir) tarafından imzalı teminatsız bir kredi niteliğindedir. Banka, ödediği teminat mektubu meblağını rücu etmesinin güvencesi olarak bu işlemi yaptırdığı gibi, teminat mektubu iade edilmedikçe dilediği zaman kontrgarandan (lehtardan), her türlü kabul edebileceği nakit, menkul rehni, gayrimenkul ipoteği, teminat mektubu vermesini de isteyebilir. Hatta kontrgaran (lehtar), bankanın isteyeceği her çeşit ek teminatı vermeyi kabul ettiğinden, banka, mahkemeden lehine ek teminat olarak ipotek tesisine karar verilmesini de isteyebilecek ve mahkeme kararı ile tapuda ipotek işlemi gerçekleşebilecektir. Hemen belirtmek gerekir ki; lehtarın kredi riskinin artması, isteğe rağmen teminat mektuplarının lehtar tarafından iadesinin sağlanmaması, lehtarın durumu hakkında şüpheye düşülmesi, lehtarın mali durumunun sarsılmış gözükmesi, uzun süre geçmesine rağmen teminat mektuplarının iade edilmemesi gibi nedenlerle veya hiçbir neden göstermeksizin banka, kontrgarantinin kendilerine verdiği hakka dayanarak bankaca verilen müşteri mektupları tutarının, kontrgaran’dan veya kontrgarantiyi imzalayan müteselsil borçlu ve kefillerden henüz nakde çevrilmeyen mer’i teminat mektubu bedelinin depo edilmesini isteyebilir. Bu istek riskin doğması veya teminat mektubunun nakte çevrilip çevrilmemesi ile ilgili olmayıp, kontrgarantilerin kendilerine (bankaya) verdiği hakla ilgilidir. Ayrıca belirtmek gerekir ki; paranın nereye depo edileceği hususu da, Yargıtay’ın “davacı banka nezdindeki faizsiz bir hesaba” şeklindeki uygulama ile ilgili mahkeme kararlarının onanması ile açıklığa kavuşmuştur. Bankalar, kontrgarantiyi imzalayan lehtara gayri nakdi kredi açtıklarında, bu gayrinakdi kredi, kontrgaran(amir) lehine, muhataplara teminat mektubu verilerek kullandırılır ve bankalar, kullandırdıkları bu gayrinakdi krediler için her türlü rehin veya ipotek akit tablosunda ipoteğin banka tarafından verilmiş ve verilecek teminat mektuplarının kontrgarantilerinin de teminatını oluşturduğunu belirtebilirler. Uygulamada ayrı bir kontrgaranti veya kredi taahhütnamesi düzenleme yerine, bunların hükümlerinin ipotek akit tablosuna yazıldığı da görülmektedir ki bu da geçerli bir uygulama nevidir. Bankaların verdikleri nakdi veya gayrinakdi kredilerin en büyük güvencesi ipotektir. Kullandırılan nakdi krediler nedeniyle bankanın yapacağı ipoteğin paraya çevrilmesi yolu ile takipte (taşınmazın borçtan limitle sorumlu olduğu hallerde) banka az yukarıda açıklandığı gibi henüz nakde çevrilmemiş teminat mektubu bedellerinin depo edilmesini de isteyebilir. Böylece taşınmazın satışı ile ipotek ortadan kalkacağından, limit dahilindeki artan bedel davacı bankanın hesabına depo edilebilecektir. Bir başka anlatımla bankanın gayrımenkul ipoteği, satış sonucu para üzerinde rehin hakkına dönüşecektir. Aksinin düşünülmesi, teminat mektubunun ipotek kapsamına alınmasını sonuçsuz bırakır. Ne var ki, benzerlik arzetmekle birlikte iki durumun birbirinden ayrılmasında da fayda olduğundan şunun da belirtilmesi gerekir ki; henüz nakde çevrilmeyen teminat mektupları ile ilgili alacaklı bankanın genel haciz yolu ile takip yapma hakkı yoktur. Ancak yukarıda açıklanan gerekçelerle mer’i teminat mektubu bedelinin ipoteğin paraya çevrilmesi yolu ile yapılan takipte depo edilmesini isteme hakkı ise vardır(HGK.nun 2.5.2007 tarih ve 2007/12-241 E. - 239 K). Bu kurallar ışığında somut olayın incelenmesinde; İpotek akdine dayanılarak kullandırılan nakdi kredi ve mer’i teminat mektubu bedelinin depo edilmesi için (alınan kontrgaranti ve ipoteğe istinaden) ipoteğin paraya çevrilmesi yolu ile yapılan takipte, satışla ipotek sona erdiğinden, mahkemece kalan para üzerinde alacaklı bankanın rehin hakkı olduğu düşünülmeden ve yukarıda açıklanan kurallar gözetilmeksizin, teminat mektupları ile ilgili depo kararı talebinin takipten çıkarılmasına karar verilmesi isabetsiz olup, kararın açıklanan nedenlerle bozulması gerekmiştir.SONUÇ :Alacaklının temyiz itirazlarının kabulü ile mahkeme kararının yukarıda yazılı nedenlerle İİK.'nun 366. ve HUMK.'nun 428. maddeleri uyarınca (BOZULMASINA), 18/04/2012 gününde oybirliğiyle karar verildi.