Anasayfa /
İçtihat /
Yargıtay Karar No : 13136 - Karar Yıl 2016 / Esas No : 362 - Esas Yıl 2016
MAHKEMESİ :İcra Hukuk MahkemesiYukarıda tarih ve numarası yazılı mahkeme kararının müddeti içinde temyizen tetkiki alacaklı tarafından istenmesi üzerine bu işle ilgili dosya mahallinden daireye gönderilmiş olup, dava dosyası için Tetkik Hakimi ... tarafından düzenlenen rapor dinlendikten ve dosya içerisindeki tüm belgeler okunup incelendikten sonra işin gereği görüşülüp düşünüldü:İİK.'nun 82. maddesinin birinci fıkrasının 12. bendi gereğince, borçlunun “haline münasip” evi haczedilemez. Bir meskenin borçlunun haline uygun olup olmadığı, adı geçenin haciz anındaki sosyal durumuna ve borçlu ile ailesinin ihtiyaçlarına göre belirlenir. Buradaki “aile” terimi, geniş anlamda olup, borçlu ile birlikte aynı çatı altında yaşayan, bakmakla yükümlü olduğu kişileri kapsar. İcra mahkemesince, borçlunun sözü edilenlerle birlikte barınması için zorunlu olan haline münasip meskeni temin etmesi için gerekli bedel bilirkişilere tespit ettirildikten sonra, haczedilen yerin kıymeti bundan fazla ise satılmasına karar verilmeli ve satış bedelinden yukarıda nitelikleri belirlenen mesken için gerekli olan miktar borçluya bırakılmalı, kalanı alacaklıya ödenmelidir.Bu kıstasları aşan nitelik ve evsaftaki yerlerle, makul ölçüleri geçen oda ve salonu kapsayan ve ikamet için zorunlu öğeleri içeren bir meskenin dışındaki yerler, İİK.'nun 82/2. maddesinde öngörülen amaca aykırıdır. Borçlunun görev ve sıfatı, kendisinin yukarıda belirlenenden daha görkemli bir meskende ikamet etmesini gerektirmez. Somut olayda, meskeniyet şikayetine konu taşınmazla ilgili olarak mahkemece yapılan keşif sonucu düzenlenen 13.10.2015 tarihli bilirkişi raporunda; şikayete konu .. ili ... ilçesinde bulunan 536 ada 17 sayılı parseldeki 6 numaralı bağımsız bölümün değerinin 110.000,00 TL olarak belirlendiği ve şikayete konu mahcuzun borçlunun haline münasip nitelikte bulunduğunun bildirildiği görülmektedir. Ne var ki sözü edilen raporun hüküm kurmaya elverişli olduğunu söyleyebilme olanağı yoktur. Zira, mahkemece, borçlunun sosyal ve ekonomik durumu yöntemince araştırılmadan rapor tanzim edildiği dosya kapsamıyla sabittir. Öte yandan, takip hukukunda asıl olan borcun ödenmesi olup, borçlunun mutlaka meskeniyet şikayetinde bulunduğu semtte veya o yere yakın semtte meskeninin bulunması zorunlu değildir. Bu nedenle, bilirkişi raporunda, borçlunun daha mütevazi yerlerde haline münasip edinebileceği meskenin değerinin saptanmaması da doğru görülmemiştir.O halde, mahkemece, yapılacak iş; öncelikle, borçlunun haciz anında kanunen bakmakla yükümlü olduğu kişilerin kimler olduğunun, bu kişiler adına kayıtlı taşınmaz bulunup bulunmadığının, geçimlerini nasıl temin ettiklerinin de belirlenmesi suretiyle borçlunun sosyal ve ekonomik durumunun usulünce saptanması, sonrasında bilirkişiden ek rapor alınarak borçlunun ...'in daha mütevazi semtlerinde haline münasip evi alabileceği değerin yukarıda değinilen ilke ve kurallar gözetilerek tespit edilmesi ve sonucuna göre bir karar verilmesi gerekirken; eksik incelemeyle yazılı şekilde hüküm tesisi isabetsizdir.SONUÇ : Alacaklının temyiz itirazlarının kabulü ile mahkeme kararının yukarıda yazılı nedenlerle İİK'nun 366 ve HUMK’nun 428. maddeleri uyarınca (BOZULMASINA), peşin alınan harcın istek halinde iadesine, ilamın tebliğinden itibaren 10 gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 04.05.2016 gününde oybirliğiyle karar verildi.