Anasayfa / İçtihat / Yargıtay Karar No : 12965 - Karar Yıl 2009 / Esas No : 4955 - Esas Yıl 2009





MAHKEMESİ : İstanbul 9. İcra Hukuk MahkemesiTARİHİ : 25/12/2008NUMARASI : 2008/415-2008/2220Yukarıda tarih ve numarası yazılı mahkeme kararının müddeti içinde temyizen tetkiki borçlu vekili tarafından istenmesi üzerine bu işle ilgili dosya mahallinden daireye gönderilmiş olmakla okundu ve gereği görüşülüp düşünüldü :5718 Sayılı Milletlerarası Özel Hukuk Ve Usul Hukuku Hakkında Kanunun 48. maddesine göre; “Türk mahkemesinde dava açan, davaya katılan veya icra takibinde bulunan yabancı gerçek ve tüzel kişiler, yargılama ve takip giderleriyle karşı tarafın zarar ve ziyanını karşılamak üzere mahkemenin belirleyeceği teminatı göstermek zorundadır. Mahkeme, dava açanı, davaya katılanı veya icra takibi yapanı karşılıklılık esasına göre teminattan muaf tutar.” Yasada öngörülen (mahkeme) teriminin icra takipleri için (icra dairesi olarak) anlaşılması gereklidir.Somut olayda icra takibini yapan alacaklı Amerika Birleşik Devletleri vatandaşı olduğuna göre öncelikle mahkemece anılan konuda karşılıklılık esası olup olmadığı araştırılarak, karşılıklılık esası yok ise alacaklının teminat yatırması gerektiğine karar verilmesi gerekirken yazılı gerekçe ile alacaklının teminat yatırması gerekmediği yönünde hüküm tesisi isabetsizdir.Kabule göre de; takip yapan yabancı alacaklının teminat tutarını Türk Parasının Kıymetini Koruma Hakkındaki Kanun hükümleri dahilinde döviz olarak Merkez Bankasına depo etmesi gerekmektedir. (Yargıtay 11. Hukuk Dairesi 01.12.1987 gün, 1987/6358-6710 sayılı ve 12.Hukuk Dairesinin 21.10.1978 tarih 10741/10531 sayılı vs. kararları – Baki Kuru, H.M.U., C.IV, sahife 4200, 4207 ve devamı). Kamu düzeni ile ilgili bu hususun Mahkemece res’en gözönünde tutulması icap eder. Bu nedenle aynı icra takibinde itiraz edilmeyerek kesinleşen alacağın teminat olarak kabulü doğru değildir.Öte yandan, alacaklı tarafından genel haciz yolu ilamsız icra takibine başlandığı, borçluya örnek 7 nolu ödeme emri tebliği üzerine, adı geçenin vekilinin, alacaklının teminat göstermesi gerektiği nedeniyle icra mahkemesine başvurduğu görülmektedir. Borçlu vekilinin bu başvurusu İİK. nun 16.maddesi kapsamında şikayet niteliğinde olup, anılan maddede tazminat öngörülmediği halde, olayda uygulama yeri bulunmayan İİK. nun 169/a maddesine dayalı olarak aleyhine tazminata hükmedilmesi ve kabul şekline göre de tazminatın asıl alacak yerine takibe konu toplam alacak üzerinden tayini yasaya aykırıdır.SONUÇ : Borçlu vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile mahkeme kararının yukarıda yazılı nedenlerle İİK 366 ve HUMK’nun 428. maddeleri uyarınca (BOZULMASINA), 16.06.2009 gününde oybirliğiyle karar verildi.