MAHKEMESİ : Urla İcra Hukuk MahkemesiTARİHİ : 04/03/2011NUMARASI : 2010/9-2011/13Yukarıda tarih ve numarası yazılı mahkeme kararının müddeti içinde temyizen tetkiki alacaklı tarafından istenmesi üzerine bu işle ilgili dosya mahallinden daireye gönderilmiş olmakla okundu ve gereği görüşülüp düşünüldü :Mahkemece hükmüne uyulan Dairemizin 10.12.2009 tarih ve 2009/16228 esas-2009/24684 karar sayılı bozma ilamında “mahkemece belediyeden taşınmazlara ait imar planları da getirtilerek hukukçu ve teknik bilirkişilerden oluşturulacak bilirkişi kurulu ile taşınmazların başında ayrı ayrı keşif yapılarak, her bir taşınmazın kamu hizmetinde fiilen kullanılıp kullanılmadığının, bilirkişi kurulundan alınacak raporla tesbit edilerek oluşacak sonuca göre karar verilmesi gerektiği” belirtilmiştir. Bozma ilamına uyan mahkemece yapılan keşif sonucunda verilen 13.12.2010 tarihli bilirkişi kurulu raporunda; Mahallesi ... ada 1,2,3,4,5,6,7,32,33,34,35 ve 36 parsel sayılı taşınmazların 1/1000 ölçekli koruma amaçlı imar planında III. Derece arkeolojik sit alanında kaldığı, belediye hizmet alanı ( özel plan-bölgesel kültür zonu) olarak planlandıkları, 896 ada 105,106,107,108 ve 109 parsel nolu taşınmazların ise 1/1000 ölçekli koruma amaçlı imar planında III. Derece arkeolojik sit alanında kaldıkları, belediye hizmet alanı (arıtma tesisi) olarak planlı oldukları, dosya kapsamından ve mahallinde yapılan keşiften dava konusu taşınmazların fiilen kamu yararına kullanıldıkları ifade edilmiş olup, mahkemece bu rapor hükme esas alınarak hacze konu taşınmazların fiilen kamu hizmetinde kullanıldıkları gerekçesiyle hacizlerin kaldırılmasına karar verilmişse de, bilirkişi raporunun hüküm kurmaya elverişli olmadığı anlaşılmaktadır.5393 Sayılı Belediye Kanunu'nun 15/son maddesinde; "Belediyenin kamu hizmetinde fiilen kullanılan malları ile, belediye tarafından tahsil edilen vergi, resim, harç gelirleri haczedilemez" düzenlemesine yer verilmiştir. Bu maddeye göre belediyenin haczedilmezlik şikayetinin kabul edilebilmesi için mahcuzların kamu hizmetinde fiilen kullanılması zorunludur. Asıl olan alacaklının alacağına kavuşmasını sağlamak olduğundan, kural olarak borçluların tüm mallarının haczi mümkündür. Bir malın haczedilememesi için yasal bir düzenlemenin bulunması zorunludur. Haczedilmezlik istisnai bir durum olduğundan, bu yöndeki düzenlemelerin de dar yorumlanması gerekir. Buna göre 5393 Sayılı Belediye Kanunu'nun 15/son maddesinin de dar yorumlanması gerekip, madde de açıkça haczedilmezlik için "fiilen kamu hizmetinde kullanılma" koşulunun kabul edilmesi karşısında, belediyeye ait bir malın haczedilmezliği ancak fiili durumunun tespiti ile belirlenmelidir. İmar planı vb. bir idari işlem ya da kararla taşınmazın kamu hizmetinin yürütülmesini sağlayacak bir amaç için tahsis edilmesi onun fiilen kamu hizmetinde kullanıldığı sonucunu doğurmayacağından, haczin kaldırılması için yeterli olmaz. Bunun için hakim bizzat taşınmazın başında bilirkişi eşliğinde keşif yaparak haczedilen taşınmazın fiili kullanım durumunu belirlemeli ve bu şekilde sonuca gitmelidir.Haczedilmezlik şikayetine konu olan taşınmazların tapuda borçlu belediye adına tarla vasfıyla kayıtlı olduğu, .. Belediye Başkanlığı İmar Ve Şehircilik Müdürlüğü'nün 14.07.2010 tarihli yazısına göre .... Mahallesi .. ada 1,2,3,4,5,6,7,32,33,34,35 ve 36 parsel sayılı taşınmazların 1/1000 ölçekli koruma amaçlı imar planında III. Derece arkeolojik sit alanında kaldığı, belediye hizmet alanı ( özel plan-bölgeel kültür zonu) olarak planlandıkları, 896 ada 105,106,107,108 ve 109 parsel nolu taşınmazların ise 1/1000 ölçekli koruma amaçlı imar planında III. Derece arkeolojik sit alanında kaldığı, belediye hizmet alanı (arıtma tesisi) olarak planlı oldukları görülmektedir.Somut olayda, mahkemece mahallinde yapılan keşif sonucunda düzenlenen bilirkişi raporundan arıtma tesisinin hangi taşınmazlar üzerinde yer aldığı anlaşılamamaktadır. Bu durumda mahkemece, bilirkişiden ek rapor alınarak arıtma tesisisinin hangi taşınmazlar üzerinde yer aldığı tespit ettirilerek oluşacak sonuca göre karar verilmesi gerekirken yetersiz bilirkişi raporuna dayalı olarak şikayetin kabulü yönünde hüküm tesisi isabetsizdir.SONUÇ : Alacaklının temyiz itirazlarının kabulü ile mahkeme kararının yukarıda yazılı nedenlerle İ.İ.K. 366 ve H.U.M.K.’nun 428. maddeleri uyarınca (BOZULMASINA), 21.06.2011 gününde oybirliğiyle karar verildi.