Kanun Detayı

Anasayfa / İçtihat / Yargıtay Karar No : 12866 - Karar Yıl 2010 / Esas No : 736 - Esas Yıl 2010





MAHKEMESİ: Malkara İcra Hukuk MahkemesiTARİHİ: 19/06/2008NUMARASI: 2008/22-2008/54Yukarıda tarih ve numarası yazılı mahkeme kararının müddeti içinde temyizen tetkiki alacaklı vekili tarafından istenmesi üzerine bu işle ilgili dosya mahallinden daireye gönderilmiş olmakla okundu ve gereği görüşülüp düşünüldü :1-Aşkın haciz ve kıymet taktirine ilişkin temyiz isteminin incelenmesinde;İcra mahkemesi kararlarından hangilerinin temyiz olunabileceği özel hükümlerle ve genel olarak da İİK.nun 363. maddesinde birer birer açıklanıp gösterilmiştir. Bunların dışında kalan mahkeme kararları kesindir. Yargıtay’ca incelenmesi istenen karar bu maddelerle tespit edilen kararlar arasına girmeyip kesin nitelikte bulunduğundan temyiz dilekçesinin (REDDİNE), 2-Türk Medeni Kanunu'nun 684. maddesi uyarınca bütünleyici parça (mütemmim cüz), yerel adetlere göre asıl şeyin (taşınmazın) temel unsuru olan ve o şey yok edilmedikçe, zarara uğratılmadıkça veya yapısı değiştirilmedikçe ondan ayrılmasına olanak bulunmadığı için taşınmazdan ayrı (bağımsız olarak) haczedilemez. Eklentinin ise kural olarak taşınmazdan ayrı olarak haczi mümkündür. Alacaklılar ana taşınmazı satmadan, orada bulunan eklenti niteliğindeki malları ( Medeni Kanunun 686. maddesine göre eklenti olduğu bilirkişilerce saptandığı takdirde ) ayrı ayrı haczettirip sattırabilirler. Çünkü, eklentinin taşınmaz yok edilmedikçe, zarara uğratılmadıkça veya yapısı değiştirilmedikçe ondan ayrılması mümkündür. Ancak, İİK'nın 83/c maddesi gereğince, ipotek akit tablosunda sayılan eklentilerin bu madde gereğince taşınmazdan ayrı olarak haczi mümkün bulunmamaktadır. Anılan hükmün uygulanabilmesi için mahcuzun Medeni Kanunun 686. maddesinde tarif edilen şekilde eklenti niteliğini taşıması zorunludur. Somut olayda borçlu tarafından, haczedilen menkullerin haciz işleminin yapılmış olduğu fabrikanın ayrılmaz parçası olduğu iddia edildiği gibi, Toprak Bank A.Ş ve Kent Bank A.Ş. lehine rehinli/ipotekli oldukları, demirbaş ve teferruat listesinde bulundukları, haciz yapılan fabrikaya ait tapu kaydı celbedildiğinde durumun ortaya çıkacağı iddia edilmiştir.Mahkemece, haciz mahallinde keşif yapıldığı, bilirkişi raporunun yalnızca makine mühendisi bilirkişisince düzenlendiği, ancak bilirkişi raporunun, mahcuzların Medeni Kanun'un 686. maddesinde öngörülen nitelikte ve taşınmaz telef, tahrif veya tağyir olunmadan ondan ayrılıp ayrılamayacağı ve bu makinelerin bulunmaması halinde fabrikanınamacına uygun şekilde çalışıp çalışmayacağını açıklayacak ayrıntıyı içermediği görülmektedir.O halde, Mahkemece, borçlu vekilinin iddiaları doğrultusunda, ilgili tapu kaydı ve varsa ipotek akit tablosu da celbedilerek, hukukçu bir bilirkişinin de katılması ile oluşturulacak üç kişilik yeni bir bilirkişiler kurulundan yukarıda açıklanan ilkelere uygun biçimde rapor alındıktan sonra sonucuna göre karar verilmesi gerekirken yetersiz bilirkişi raporu ve eksik incelemeye dayalı olarak yazılı şekilde hüküm tesisi isabetsizdir. SONUÇ : Alacaklı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile mahkeme kararının yukarıda yazılı nedenlerle İ.İ.K. 366 ve H.U.M.K.’nun 428. maddeleri uyarınca (BOZULMASINA), 25.05.2010 gününde oybirliğiyle karar verildi.