Anasayfa / İçtihat / Yargıtay Karar No : 12863 - Karar Yıl 2016 / Esas No : 498 - Esas Yıl 2016





MAHKEMESİ :İcra Hukuk MahkemesiYukarıda tarih ve numarası yazılı mahkeme kararının müddeti içinde temyizen tetkiki alacaklı tarafından istenmesi üzerine bu işle ilgili dosya mahallinden daireye gönderilmiş olup, dava dosyası için Tetkik Hakimi ... tarafından düzenlenen rapor dinlendikten ve dosya içerisindeki tüm belgeler okunup incelendikten sonra işin gereği görüşülüp düşünüldü:Sair temyiz itirazları yerinde değil ise de;Alacaklı vekili tarafından 4 adet bonoya dayalı olarak, takip borçluları ... ve ... aleyhine, kambiyo senetlerine mahsus haciz yoluyla başlatılan takipte, şikayetçi ...’ın icra mahkemesine başvurusunda; .... İcra Müdürlüğü'nün 2015/3658 esas sayılı dosyası ile asıl borçlulardan ... aleyhine alınan ihtiyati haciz kararına dayanılarak 02.07.2015 tarihinde borçlunun adresinde yapılan haciz sırasında icra kefili olduğunu, 06.07.2015 tarihinde ödeme emrinin tebliğinden sonra 26.08.2015 tarihinde kendisine icra emri gönderildiğini, asıl borçlu hakkında takip kesinleşmeden icra kefaletinin verildiğini ve bu kefaletin el yazısı ile yapılmadığından TBK'nun 581 ve devamı madde hükümlerine göre geçersiz olduğunu, ayrıca icra kefaleti sırasında verilen maaş haczine muvafakatin de geçersiz olduğunu ileri sürerek icra kefaletinin iptaline ve maaşı üzerine konulan haczin kaldırılmasına karar verilmesini talep ettiği, mahkemece; şikayetin kabulü ile kefalet sözleşmesinin iptaline ve şikayetçinin maaşı üzerine konulan haczin kaldırılmasına karar verildiği görülmektedir.İİK'nun 38. maddesi gereğince icra dairesindeki kefaletler, ilamların icrası hakkındaki hükümlere tâbi olup, buna ilişkin başvurular, ilama aykırılık iddiası niteliğindedir. Dolayısıyla bu konudaki şikayet, İİK'nun 16/2. maddesi uyarınca süresizdir. Üçüncü kişinin, icra dairesi önünde, takip borçlusunun borcuna kısmen veya tamamen kefil olması, diğer bir ifade ile borcun ödenmesini kısmen veya tamamen üstlenmesi halinde icra kefaleti doğar. İcra kefaletleri, müteselsil kefalet hükmünde olup, icra kefaletinin şekli hakkında İcra ve İflas Kanunu'nda özel bir düzenleme bulunmadığından, kefalet tarihi itibarı ile yürürlükte bulunan 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu'nun 583 ve 584. maddeleri hükümlerinin göz önünde bulundurulması gerekir. İİK.'nun 38. maddesi uyarınca ilam hükmünde olan icra kefaletinin ilamlı icra takibine konu edilebilmesi ve icra kefiline icra emri tebliğ edilebilmesi için, icra kefaletinin Türk Borçlar Kanunu'nda öngörülen şekil şartlarına uygun olarak yapılmış olması gerekir.Nitekim, söz konusu Kanun'un 583. maddesinin birinci fıkrasında; ''Kefalet sözleşmesi, yazılı şekilde yapılmadıkça ve kefilin sorumlu olacağı azamî miktar ile kefalet tarihi belirtilmedikçe geçerli olmaz. Kefilin, sorumlu olduğu azamî miktarı, kefalet tarihini ve müteselsil kefil olması durumunda, bu sıfatla veya bu anlama gelen herhangi bir ifadeyle yükümlülük altına girdiğini kefalet sözleşmesinde kendi el yazısıyla belirtmesi şarttır'' hükmüne yer verilmiştir. Anılan Kanun'da belirtilen bu şartlara uygun olarak takibin asıl borçlu yönünden kesinleşmesinden önceki zamanda icra kefaleti verilmesi mümkündür. Ancak takip borçluları yönünden takip kesinleşmeden icra kefiline icra emri gönderilemez.Somut olayda takip asıl borçlu yönünden kesinleştikten sonra icra kefiline icra emri gönderilmiş ise de icra kefilinin el yazısı ile icra kefaleti verilmediği anlaşıldığından bu eksiklik nedeniyle geçersiz olduğunun kabulü gerekir. Ancak icra kefaletinin geçersizliği ve iptaline karar verilmesi icra mahkemesinin görev alanı dışında olup icra kefiline çıkarılan icra emrinin ve buna bağlı olarak icra kefiline ait mallara konulan haczin iptaline karar vermekle yetinilmesi gerekirken icra kefaletinin iptaline karar verilmesi isabetsiz olup bozmayı gerektirmiştir. SONUÇ : Alacaklının temyiz itirazlarının kısmen kabulü ile mahkeme kararının yukarıda yazılı nedenlerle İİK'nun 366 ve HUMK’nun 428. maddeleri uyarınca (BOZULMASINA), peşin alınan harcın istek halinde iadesine, ilamın tebliğinden itibaren 10 gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 02.05.2016 gününde oybirliğiyle karar verildi.