Anasayfa /
İçtihat /
Yargıtay Karar No : 12757 - Karar Yıl 2010 / Esas No : 10796 - Esas Yıl 2010
MAHKEMESİ: Anamur İcra Hukuk MahkemesiTARİHİ: 16/10/2008NUMARASI: 2007/45-2008/109Yukarıda tarih ve numarası yazılı mahkeme kararının müddeti içinde temyizen tetkiki borçlu vekili tarafından istenmesi üzerine bu işle ilgili dosya mahallinden daireye gönderilmiş olmakla okundu ve gereği görüşülüp düşünüldü :Alacaklı tarafından borçlu hakkında yapılan kambiyo senetlerine özgü takipte borçlu yasal süre içerisinde imza itirazında bulunmuştur.Mahkemece takip konusu bono üzerindeki imzanın borçluya ait olup olmadığınının tespiti için, borçlunun imza örnekleri ile birlikte bono Adli Tıp Kurumuna gönderilmiş, Adli Tıp Kurumu raporunda bono üzerindeki imzanın borçluya ait olup olmadığının tespit edilemediği bildirilmiş, bunun üzerine mahkemece 28.02.2008 tarihli celsede dosyanın belgelerle birlikte Emniyet Kriminal Laboratuvarına gönderilmesine ve masrafın borçlu tarafından karşılanmasına karar verilmiş, 19.06.2008 tarihli celsede de masraf yeni verilmekle dosyanın Emniyet Kriminale gönderilmesine karar verildiği anlaşılmış, Adana Kriminal Polis Laboratuvarı Müdürlüğünce rapor tanzim edilmeksizin dosyanın mahkemeye gönderilmesi üzerine, mahkemece 28.08.2008 tarihli celsede verilen ara kararla yeniden dosyanın Adana Kriminal Laboratuarına gönderilmesine ve eksik masrafın borçlu tarafından karşılanmasına karar verilmiş, 16.10.2008 tarihli celsede ise davacının davasını ıspat edemediğinden ve sürelere de riayet etmediğinden dolayı davanın reddine karar verilmiştir.Somut olayın incelenmesinde, borçlu vekiline 28.02.2008 ve 19.06.2008 tarihli oturumlarda bilirkişi incelemesi ile ilgili kesin süre verilmediği gibi, borçlunun 19.06.2008 tarihli oturumda bilirkişi masrafını yatırdığının mahkemece tespit edilmesine rağmen ve 28.08.2008 tarihli ara kararının yerine getirilmemesi halinde bunun müeyyidesi de belirtilmeksizin, bu ara kararlarının yerine getirilmediğinden bahisle ve borçlu vekilinin hazır olmadığı oturumda, borçlu vekilinin mazereti hususunda olumlu veya olumsuz bir karar verilmemiş, ayrıca olumsuz karar verilmesi halinde taraflarca davanın takip edilip edilmeyeceği hususu da belirlenmemiştir. Mahkemenin kabulüne göre de, İİK.nun 170/3 maddesinde, inkar edilen imzanın borçluya ait olduğu anlaşılırsa itirazın reddine karar verileceği hüküm altına alınmıştır. Somut olayda Adli Tıp Kurumu Başkanlığınca düzenlenen raporda, inkar edilen imzanın borçluya ait olup olmadığının tespit edilemediğinin bildirildiği görülmektedir. Bu durumda yasa da öngörülen "inkar edilen imzanın borçluya ait olduğunun anlaşılması" koşulu da gerçekleşmemiştir. Senetteki imzanın borçluya ait olduğunu ıspat külfeti, senet elinde olup takibe başlayan ve imzanın borçluya ait olduğunu iddia eden alacaklıya ait olup (HGK.nun 26.04.2006 tarih 12-259/231 sayılı kararı), mahkemece eksik inceleme ile yazılı şekilde itirazın reddine karar verilmesi isabetsizdir.SONUÇ : Borçlu vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile mahkeme kararının yukarıda yazılı nedenlerle İİK 366 ve HUMK’nun 428. maddeleri uyarınca (BOZULMASINA), 25.05.2010 gününde oybirliğiyle karar verildi.