Anasayfa / İçtihat / Yargıtay Karar No : 12734 - Karar Yıl 2012 / Esas No : 31243 - Esas Yıl 2011





MAHKEMESİ: Bursa 1. İcra Hukuk MahkemesiTARİHİ: 29/09/2011NUMARASI: 2011/817-2011/886Yukarıda tarih ve numarası yazılı mahkeme kararının müddeti içinde temyizen tetkiki borçlu tarafından istenmesi üzerine bu işle ilgili dosya mahallinden daireye gönderilmiş olup, dava dosyası için Tetkik Hakimi tarafından düzenlenen rapor dinlendikten ve dosya içerisindeki tüm belgeler okunup incelendikten sonra işin gereği görüşülüp düşünüldü :Borçlu-davacı vekili açık artırma ilanının müvekkiline usulüne uygun olarak tebliğ edilmediğini, ihale alıcısının satılan yerin kendisine ait olduğunu söyleyerek katılımı azalttığını ve taşınmazın düşük bedelle satıldığını iddia ederek ihalenin feshini talep etmiştir.Mahkeme örnek 6'nın usulüne uygun olarak borçluya tebliğ edilmediği gerekçesiyle ihalenin feshine karar vermiştir.Dairemiz 21.06.2011 tarihli 2011/31512 E. ve 2011/12754 K. sayılı ilamı ile örnek 6 davetiyesinin usulsüz tebliğinin ihalenin feshi nedenleri arasında olmadığını, mahkemece borçlunun ileri sürdüğü diğer fesih nedenleri incelenerek oluşacak sonuca göre bir karar verilmelmesi gerektiğini, eksik inceleme ile yazılı şekilde hüküm tesisinin isabetsiz olduğunu belirterek kararı bozmuştur.Yerel mahkeme bozma kararına uymuş ve yapılan yargılama sonunda; ihaleye yeterli katılımın olmadığının borçlu tarafından ispat edilemediği, satış ilanının davacıya usulüne uygun olarak tebliğ edildiği ve ihalede usulsüzlük bulunmadığı gerekçesi ile davanın reddine karar vermiştir.Somut olayda şikayetçi borçlu adına çıkartılan satış ilanı tebligatında muhatabın tevziat saatlerinde işte olduğu, en yakın komşusunun ismini vermekten ve imzadan imtina ettiğinin şerh verildiği görülmüştür.Borçluya satış ilanının 7201 sayılı Tebligat Kanunu’nun 21. maddesi uygulanmak suretiyle tebliğ edilmek istenildiği anlaşılmaktadır.7201 sayılı Tebligat Kanunu’nun “Tebliğ imkansızlığı ve tebellüğden imtina” başlıklı 21. maddesinde; “Kendisine tebligat yapılacak kimse veya yukarıdaki maddeler mucibince tebligat yapılabilecek kimselerden hiçbiri gösterilen adreste bulunmaz veya tebellüğden imtina ederse, tebliğ memuru tebliğ olunacak evrakı, o yerin muhtar veya ihtiyar heyeti azasından birine veyahut zabıta amir ve memuruna imza mukabilinde teslim eder ve tesellüm edenin adresini ihtiva eden ihbarnameyi gösterilen adresteki binanın kapısına yapıştırmakla beraber, adreste bulunmama halinde tebliğ olunacak şahsa keyfiyetin haber verilmesini de mümkün oldukça en yakın komşularından birine, varsa yönetici veya kapıcıya da bildirir. İhbarnamenin kapıya yapıştırıldığı tarih, tebliğ tarihi sayılır.” hükmü yer almaktadır. Madde bu haliyle iki hali birlikte düzenlemiştir. Bunlardan ilki “adreste bulunmama”, diğeri ise “tebellüğden imtina”dır. Muhatabın adreste bulunmaması halinde tebliğ memurunun ne şekilde davranması gerektiğini düzenleyen Tebligat Tüzüğünün 28. maddesinin birinci fıkrasında; “Muhatap veya adına tebliğ yapılabilecek olanlardan hiçbiri gösterilen adreste bulunmazsa, tebliğ memurunun adreste bulunmama sebebini bilmesi muhtemel komşu, yönetici, kapıcı, muhtar, ihtiyar kurulu veya meclisi üyeleri, zabıta amir ve memurlarından tahkik ederek beyanlarını tebliğ tutanağına yazıp altını imzalatması, imzadan çekinmeleri halinde de bu durumu yazarak kendisinin imzalaması gerekir.” hükmü öngörülmüştür.Burada Tüzüğün 28. maddesi, tebliğ memuruna ilgilinin neden adreste bulunmadığını “tahkik etme” görevini yüklemiştir. Buna göre tebliğ memuru tahkik etmekle kalmayıp, buna tevsike yönelik olarak yaptığı tahkikatın sonucunu tebliğ evrakına yazacak ve maddede açıkça belirtildiği üzere ilgilisine imzalatacaktır. Ancak bu şekilde yapılan işlemin usulüne uygun olup olmadığı, Hakim tarafından denetlenebilir.Muhatabın tebliğ adresinde ikamet etmekle birlikte, kısa ya da uzun süreli ve geçici olarak adreste bulunmadığının, tevziat saatlerinden sonra geleceğinin beyan ve bunun tevsik edilmesi halinde ancak; maddede sayılanlardan, örneğin muhtara imza karşılığı tebliğ edilip, 2 numaralı fişin kapıya yapıştırılması ve komşunun durumdan haberdar edilmesi işlemlerine geçilebilecektir.Tahkikatta muhatabın adresten kesin olarak ayrıldığının ya da öldüğünün tespiti halinde ise Tüzüğün 28. maddesinin 2., 3., 4. fıkraları gereğince işlem yapılacaktır.Bu itibarla; Tüzüğün 28. maddesinde öngörülen şekilde ve maddede belirtilen kişilere sorularak imzaları da alınmak suretiyle, şayet imzadan çekinmeleri halinde bu husus da belirtilerek; muhatabın adreste geçici olarak bulunmama sebebi ve tevziat saatlerinden sonra geleceği “tevsik edilmeden”, Tebligat Kanunu’nun 21. maddesine göre yapılan tebligat işlemi geçersizdir. Zira bu belgeleme işlemi, devamı işlemleri belirlemesi yanında muamelenin doğru olup olmadığına karar verilmesi yönünden yardımcı olacak ve tebliği isteyen makam ve Hakimin denetimini sağlayacaktır.21. maddeye göre yapılan tebligatlarda tebliğ tarihi, maddenin son cümlesinde açıkça belirtildiği üzere, iki numaralı fişin yani ihbarnamenin kapıya yapıştırıldığı tarihtir. Tebliğ tarihinin bu şekilde belirlenmesi ve geçerli sayılabilmesi, tebliğ memurunun yukarıda açıklanan araştırmayı mutlaka yapmasına ve belgelemesine bağlıdır. ( HGK. nun 25.01.2006 tarih ve 2005/2-772/17 sayılı kararı)Somut olayda tebliğ işleminin, adresin kapalı olması sebebiyle mahalle muhtarı imzasına teslim edilip 2 nolu formülün kapısına yapıştırıldığı ve imzadan ve ismini vermekten imtina eden komşusuna haber verildiği belirtilmek suretiyle yapıldığı görülmüştür. Görüldüğü gibi tebliğ memuru, muhatabın adresten geçici mi yoksa sürekli mi ayrıldığını, adreste bulunmama sebebini ve tevziat saatlerinden sonra geleceğini Tebligat Tüzüğünün 28. maddesinde sayılan kişilerden sorarak tespit edip, beyan ve imza almadan veya imzadan çekinme durumunu belirlemeden, haber verildiği belirtilen komşunun ismini tesbit etmeden tebliğ işlemlerini tamamlamıştır. Bu hali ile tebliğ işlemi 7201 Sayılı Kanunun 21. maddesi ile Tebligat Tüzüğü’nün 28. maddesi hükümlerine uygun yapılmamış olmakla usulsüzdür.İİK. nun 127. maddesi gereğince taşınmaz satışlarında, satış ilanının bir örneği borçluya tebliğ edilmelidir. Borçluya satış ilanının tebliğ edilmemiş olması veya usulsüz tebliğ edilmesi başlı başına ihalenin feshi sebebidirDairemizin süreklilik kazanan içtihatlarında da belirtildiği üzere satış ilanının borçluya hiç tebliğ edilmemesi veya usulsüz tebliğ edildiğinin tespiti durumu başlı başına ihalenin feshi nedeni sayılacağından şikayetin kabulü ile ihalenin feshi yerine yazılı şekilde istemin reddi isabetsizdir.SONUÇ : Borçlunun temyiz itirazlarının kabulü ile mahkeme kararının yukarıda yazılı nedenlerle İİK 366 ve HUMK’nun 428. maddeleri uyarınca (BOZULMASINA), 17/04/2012 gününde oybirliğiyle karar verildi.